2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
554
Okunma
Şehrine bir adım daha yaklaştım.
Yılların yorgunluğunu, tozunu koyuyorum raflara. Bir fedai gibi düşüyorum kirpiklerinden dünyaya.
Yaşamı görüyorum düştüğüm yerde. Düştüğüm yerde tanıyorum insanı, insandan. Arka sokaklarında kalabalıkların geceye yaktığı ateşle dans ediyor ateş böcekleri. Onlarsa ısıtmaya çalışıyor, soğuk bedenlerini. Ağızları ve dudakları soğuktan kızarmış. Birisi bu bahaneyle ısınmak niyetiyle birasından bir yudum daha alıyor, kızarmış gözleriyle, ne dediği anlaşılmayan ama hayata pek de iyi yorulmayan sözcükler atıyor.
Yaşamı görüyorum düştüğüm yerde. Hani demiştin ya bir keresinde ben ayağı kırık bir topal atım. Oysa sahte ayaklarla koşuyorlardı hayata; sahte gülücüklerin, sahte aşkların sarktı bir diskotekte. Acılarını unutmaya çalışıyordu, müziğin ritmine ayak uydurup sallanırken. Büzülüp kalıyordun koltuğa, gözlerinden hakikatin gözyaşları damlıyordu.
Yaşamı görüyordum. Lüks evlerin bahçesinden sarkan mor salkımlı çiçeklerden düşerken. Havuz kenarında oturmuş, ebrulî bir gece geçirirken.
Ben yaşamı görüyordum kirpiklerinden düşerken.
Şehrine bir adım daha yaklaşmışken.
M. Ö. /31.03.2008
kahramanmaraş