2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
586
Okunma

09.05.2013
Bugün Ankara Çankaya (Kolej) Semtinde bulunan bir ilkokulda teftiş yapıyoruz. Okula 1. Kanaat Döneminde rehberlik yapmıştık. Rehberlikte öğretmenlerimizden branşlarına göre Teftiş ve Rehberlik Yönergesine göre neler istenildiği üzerinde konuşmuştuk. Sınıfta rehberlik sonu gözümüze çarpan kazandırılması gereken davranışların neler olacağı, tek tek ele alarak birlikte değerlendirmiştik.
Bu iki ders öğretmeni izleyip, değerlendirmek amacındayım. Türk Milli Eğitiminin Genel ve Özel amaçları doğrultusunda nelerin yapılıp nelerin yapılamadığı, nasıl tamamlanabileceği, hem rehberlik hem teftişi birlikte yürütüyorum. Gayet uygarca teftişini yaptığım öğretmenimle birlikte konuşuyoruz.
İlk defa girdiğim ders matematikti. Öğretmenin ders boyunca program bilgisi, uyguladığı yöntem ve teklifler, öğretmenlik yeteneğini , öğrencilerle olan iletişim bilgilerini gözledim. Teneffüse çıktığımızda; öğretmenden Türkçe kitabından okunmamış bir metin açılarak birer ikişer cümle okutularak, öğrencilerin okuduğu cümleden ne anladıklarının açıklatılmasını, dersin son on dakikasının da benimle sınıf arasında konuşmamızın sağlanmasını istedim. Derse birlikte girdik. Önceki ders oturduğum arka sıraya oturdum.
Öğrencilerin okuma düzeyini, anlama ve anlatım düzeylerini tespit ettim. Sınıf yaşantısının ne olduğunu, demokrasinin uygulanıp uygulanmadığını gözledim. En önemlisi
karşılıklı iletişimde anlama ve anlatımdı. Okuma hızı azdı sınıfın. Okuma hızı az olunca öğrencilerin düşünme, algılama, anlama , anlatım güçleri istendik düzeyde değildi. Çocuk cümleyi özetleyemiyor, ezberlemeye çalışıyordu.
Dersin bitimine on dakika kala ben öğrencilere; "Bu okulun hangi okul olduğunu sordum. İki üç öğrenciden sonra doğru yanıtı aldım. Sonra bu sınıfın yerini sordum. Öğrencinin birisi,
-Okula gelirsin, ikinci kata çıkarsın. Duvarda sınıf işte. Diye cevapladı. Yakın çevreye karşı ilginin olmadığı ya da iletişim kurma ve düşüncelerini dilimiz kurallarına uygun kullanamadıklarını gördüm.