SAFA BULDUK
Sılayı rahim ettik dostlar! Oğulcuk’tayız.Mersin’den yağmurla çıktık.Bölge bölge açtı, kapandı.Kimi yerde gördük güneşin gülen yüzünü...Bazen sulu sepken indirdi.Şükür geldik doğduğumuz köye.Sağlık ve esenlikle.Tüm hasretler bizim gibi gelsin.Kazasız belasız...
Sorarlar bana:
”Mersin kaç saat Oğulcuk’a?”
El cevap:
“Biz altı saatte geliyoruz.” diyorum. Dört yüz kilometrelik bir mesafe.Ben altı saatte geliyorum arkadaş.Hiç “yüz”ü geçmiyorum.Gözümün biri hız ibresinde.İbre yüzü aşarsa gaz pedalını gevşetiyorum.Neden derseniz sütten ağzım yandı.Yoğurdu üfleyerek yiyorum.
Efendim, bir tarihte yine Mersin’den geliyoruz.Boğazköprü’den saptık Ankara yoluna.Kızılırmak köprüsünü geçtik. Yamıla (Yemliha) kavşağında denetim var.Ekip durdurdu bizi.
Ehliyet-ruhsat...Her şey tamam.Evraklar, sigorta migorta...Lakin bir kusurumuz var.Hız sınırını aşmışız.Ekip şefi komiser dedi ki:
“Befendi (beyefendi)! Yüz beş’le radara yakalandınız.İşlem yapacağız.”
“Gerekeni yapın kardeşim...”dedim.Fatma(Peruz) arabada kaldı.Ben indim.Ekip otosunda sürücü belgesini sorguluyorlar. Neyse lafı uzatmayayım.Yüz on beş lira ceza kestiler.Makbuzu aldım.Geldim.Fatma makbuzu görünce:
“Ne oldu? Ceza mı yazdılar?” dedi.
“Evet” dedim.Sebebini sordu.
“Hız sınırını aşmışız.”karşılığını verdim.
Fatma açtı ağzını,yumdu gözünü.Yol denetimi yapan trafikçilere verdi veriştirdi:
“Mersin’den beri geliyoruz.Oralarda polisler bir şey demedi.Kendi memleketimizde ceza yazıyorsunuz.” diye sitem etti.Trafikçiler güldüler.
Bu olayı bizim Osman’a anlattım.Osman, zaman zaman anlatır şoför- yol muhabbeti olduğunda:
“Abim, der, ömründe bir kez yüz’ü geçti; yüz on beş lira ceza ödedi.” Hazirun gülüşür.
O gündür bu gündür göz ucuyla hız ibresini yoklarım.Neme lazım kardeşim, ben dersimi aldım.Aheste giderim.Hani şair de boşuna dememiş:
“Erişir menzil-i maksuda aheste giden
“Tiz reftar gidenin payine damen dolaşır”
(Aheste giden menziline ulaşır.Acele edenin ayaklarına etekleri dolaşır.)