6
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1249
Okunma
bedenindeki saati kurar;
güneş doğmadan kalkardı kadın,,
ahırdaki inekler,,
kümesteki tavuklar,
kundaktaki bebe,,,hep eline bakardı sabahın kör vaktinde,,
körolası talihine isyan etmek,,haramdı,
koca,,kaynana,,görümce ve eltiye hizmet eden hizmetçi,
tanrının yeryüzüne gönderdiği bir tuhaf elçi,
öyle görmüş,
böyle tanımıştı birkere hayatı,
ne su akardı musluktan,,,taşıma suyla evirip çevirdiği ev işinde,
ne de hayrını göreceği gün yüzünde, yüzüne vuran güneşten alacağı bir dirhem nasip,
kaderdi,
kederliydi her bakışında payına düşen mana,
nasırlıydı elleri,
hasır üstünde kıldığı namazın sonundaki ettiği dua kadar sessizdi,
bilinmezdi,,bilemedim her elini açtığında içinden geçenleri,
ama izlemek huzur vericiydi,
içtendi,
içimdeydi,
içtiğim sütündeydi yani,
yani sırtında yük bellemediği sepetin içinde bir sağından,
bir de solundan kafamı uzatıp kulaklarına,
tarla yollarında,
yağmurda,
çamurda ızdırap duymadan,
bir kere olsun sızlanmadan,,guguk sesiydim kulaklarında,
mutluydu(k)m yani,
ne umut kaygısı taşıdığımız bir gelecek,
,,,,,
,,,
,
kadındı,
karınca kararınca yaşardı hayatını,
yarı aç yarı toklukla geçecek bir ömre adanmıştı kaderi,
şikayet etmezdi,
çekmekle mükellef olduğu uçsuz bucaksız acılara açıktı sinesi,
izlerdim,
anlamaya çalıştığım anlamsızlıklara uygun bir kılıf arardım içimde,
bulamazdım,
mayıs 21,55