BAK PİRET !! BURASI iSTANBUL

Sevgili Piret
Bugün tatlı bir yorgunlukla uyandım nereden geldiğini soracak olursan dünden kalma.Dün İstanbul’un Avrupa yakası derler ya boğaz köprüsünün diğer tarafı ,benim gibi Anadolu yakasında oturanlar için.
O köprüden geçtim geçerken İstanbul’un muhteşem güzelliği karşısında adeta kalbim duracak gibi oldu,sonra birden nabzım yükseldi hani senin yanındayken de olur ya sen hemen yapışıp bileğime bir doktor edasıyla sayarsın bir ,iki üç, sonra muzip bir gülüş belirir gamzenin üstünde "yok "dersin ,"daha ölmüyorsun,çok yaşayacaksın benim için çoook".
Çok yaşayacağım Piret...
Aman Allahım nasıl bir güzellikti o görmeliydin , adeta usta bir ressamın fırçasından dökülmüş kusursuz bir tablo.Yeşil ve mavinin birbirini incitmeden kenetlenişi birbirlerinin içlerine süzülüşü gizlice sessiz sedasız .
Önce hangi yönüme bakacağımı şaşırdım,sonra soluma daldı gözlerim, sol yanıma sen yanıma.
Kıyı boyu gelin alayı gibi dizilmiş gelinliğin duruluğunda yalılar.Hiç mi yorulmamışlar usanmamışlar el pençe divan ayakta durmaya, asırlar boyu,boğaza nazır.Sahi bende usanmazdım ki seyrederken huzurla dalgasız dümensiz bir devri.
Ufaktan ufağa sızlamaya başlıyor sol yanım,sol yanım acıyor Piret.
Gözlerim dolu dolu, kulaç atarken maviliklere ,yarılıveriyor denizin ortası birden . Şaha kalkmış dört nala atlar beliriyor Fatih’in atları nefes nefese, kesiliyor nefesim . Baka kalırken ardlarından boyumu , boyumu aşıyor köpük köpük dalgalar köpüklerde boğuluyorum Piret senden sonra son boğuluşlarım oluyor.



Gülnur Ateşoğlu