Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
yok,sul
yok,sul

Nektari Ağacı

Yorum

Nektari Ağacı

5

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

1726

Okunma

Nektari Ağacı

Nektari Ağacı

İstanbul , Şile’nin, Doğancılı köyünde sahile epeyce yakın yazları kullandığımız, zaman zaman başımı alıp adeta yalnızlığa çekildiğim evimiz var kış günlerinde bazen hafta sonları gidip mangal yaparız.Çocuklar koşar ,eğlenir varsa budama, biçme işlerle uğraşırım. Köyün komşularıyla ayak üstü sohbetleriz köyün köpeklerine o gün ne varsa menülerinde gayet güzel sunumlar yaparız.
Bahçeye düşmüş çürük meyveleri ineklere veririz. Çocuklar gece gece köyde sahilde dolaşmaya çıkarlar. Kış kış, kıyı köşe, suçlu suçlu dondurma yerler. Salıncakta, hamakta sallanırlar. Velhasıl böylece hafta sonunu geçiririz.
Bahçesinde elma, armut, üzüm, dut, hurma, nektari ağaçlarının yanı sıra top çam, leylandi, limoni çam, zakkum, envai çeşit gül vs. vs. ağaçlarımız vardır ki; tam burda. hikayemizin konusu yer alıyor...
Ağaçların ismini sıralarken nektari ağacını saymıştık değil mi ?
Evet her sene diğer meyveler bolluğundan dal kopartırken nektari ağacı hiç istifini bile bozmadan ya üç ya beş meyveyle şişman bir kedi gibi seneyi savar, bizde onun bu haline el bebek, gül bebek sevgiyle yaklaşırız :) Tabii daha çok hanım böyle bir yaklaşımı uygun görmüştür bizde evcek peşinden mechule kürek çekeriz:)
Hanım akşamın birinde ’bak ; köye gidelim o ağaca ne yapacağım...’ dedi. Tamam artık odun olur bizim nektari ağacı şöminede yakarız diye düşünürken hanımın sanki bir cellat edasıyla içten içe güldüğünü hissettim sinsiliğini kemiklerimde hissetmedim değil.Velhasıl o gece salonda uyudum anlarsınız , korktum :) Hatta gençlikten kalma nunçaku sopamı dahi koltuğun altına sıkıştırdım elimi atınca bulmak için :)
Biraz abartılı oldu benim geyikte varsın olsun...

Hafta sonu, Cuma akşamından hazırlanıp gittik bizim yoksul villaya...
Herkes yorgundu .Yemeği yiyen ’bulaşığı yarına’ deyip odasına çekildi.Tabii gece kuşu bendeniz, verandanın ışıklarını yaktım, havuzun yanıbaşında hem çay yudumladım hamde f 650 bmw motorsikletin yağını suyunu kontrol ettim ki; Hazır olması açısından. Malum yarınki bizim grup turuna, Ağva Yolları’na hazırlıyordum makineyi, yalnız bundan kimsenin haberi olmazdı ki zaten işin muhteşemliği gizliliğinde yatar der benim felsefem telefonumu dahi yanıma almam. Sadece ben ve yoldaşlarım, hele hele mevzu motorsikletse usulca ayrılırım. Vallahi hiçbir şey dinlemeden. Benimle makinemin arasına kimseleri sokmam . Evlenmeden önce tek dostumdu o benim. Gerçi aynı makine değil de, yani ikisininde motorsiklet olma açısından demek istediğim...
Bahçemdeki yıldızlara el sallayıp odama çekildim evin en tepesine en nostalji kokan köşesine, yattımki uyumuşum... Babacığım , babacığım diye benim kızların koro halindeki bağırışlarıyla, boş çay bardaklarına bırakılan kaşıkların çıkardığı sesin sofra çağrışımları çalıyordu kulaklarıma. Kalktım, özellikle değiştirmediğim çatı katına has o çürümüş tahta penceremi açtım, sıkışmış hali ve gıcırtısı bile bir paslı cevherdi sanki, aşağıdan çocuklar çağırıyorlardı. Bensiz kahvaltı etmezlerdi. Saat sabah on olmuş ve sofra kurulumu sesleri kulağa hoş geliyordu, haşlanmış yumurtaların el yakan düşünceleriyle birlikte... Kahvaltı sofrasından sonra Elif kızımızın o muhteşem köpüklü kahvesini, yediklerimizin üzerine, keyifle sıcak sıcak bocalıyor, gülüşerek höpürdetme yarışı dahi yapıyorduk. Bir santimetre geriden kahveyi nefesimle dudakları yakma adına dahi olsa çekiyordum, serde babalar hep en iyisini yapardı...
Adeta bir Shrek’in sevgilisi Fione edasıyla hanım yanımızdan kalktı.. Ardından baktığımda o kemiklerimde önceden duyduğum sızıntıyı tekrar hissetmiştim. Dedim; ’ işte bizim nektari ağacı bu gün mevta olacak’ düşüncelerindeyken odunluğa girdi elinde baltayla çıktı. Baltanın ağzını geçen hafta taşlamıştım parlıyordu. Herkes ağacı keseceğini düşünüyordu; bön bön bakıyorduk. Derken efendim; ağacın önünde durdu, ağaca seslenerek kaşları çatık kararlı ifadelerle sağ elinde balta, sol elinin işaret parmağını sallıyarak dedi ki ’bak kızım; bu senin son şansın.eğer bu senede meyven çıkmasın seni keserim!’ dedi ve hafifce ağacın gövdesine vurdu. Hatta az birşey ağaca gömülmüştü baltanın ağzı. Sonra hiç yüz vermeden sinirli sinirli geldi yanımıza oturdu ve bize dedi ki; ’Üzerine saksı asmıyorsunuz, suratına bakmıyorsunuz bu kısır ağacın’...’Vah vaaaaah!. ’Tamam bizim hanım gitti , diye düşünürken. Dışardan dostların motorsikletlerinin sesleriyle irkildim. Hah işte benim adrenallerim gelmişti! fırlayış o fırlayış. Beş dakika sonra bizim grup ağva yollarına düzülmüştü bile :))

Efendim ertesi günü ikindiydi geri dönüşüm, çocuklarda dönüş toparlanmasına hazırlanıyorlardı yavaş yavaş. Birbuçuk günlük bir maceranın verdiği boşalımlarla adeta her şeylere doygundum... Her neyse bir hafta sonu daha eve cümbürcemaat dönüşümüzle son bulmuştu..

Günler günleri ,haftalar haftaları kovaladı ve ağaçların meyve zamanı geldi.Bakınız ister inanın, ister inanmayın; o zamana kadar üç, beş meyveyle yazı geçiştiren o nektari ağacının meyveleri adeta muson yağmurları gibiydi. Dalları basmıştılar ve pekte sağlıklıydılar. O sene içlerinden ya üç ya beş çürük çıktı.

Demişlerdi ya atalarımız ’YAŞ KESEN BAŞ KESER’ bu olay da o atasözünün adeta başka bir açıdan onayıydı. Yeşili korumalıyız ki; Dünya’mıza sahip çıkalım. ona gaz bırakıyor, ağaçlarını adeta yağmalıyor tüm Dünya’yı lüksümüz adına adeta harcamıyormuyuz ?...







Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Nektari ağacı Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Nektari ağacı yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Nektari Ağacı yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
asude_vuslat
asude_vuslat, @asude-vuslat
15.4.2013 14:17:27
yazınızı çok severek, gülümseyerek okudum, çok beğendim, hafta sonunu orada geçirdik sanki :)

kurgu değil sanırım,

eşiniz çok harika bir uyarı yapmış nektari ağacına, insanlardan daha çok ikazdan anlıyor demekki bitkiler :)

çok tebrikler ...

tacettin yıldırım
tacettin yıldırım, @tacettinyildirim
15.4.2013 08:30:57
bende şahitim usta.... hanımefendi en güzelini yapmış...yalnız bu ağaçlarda ömür en fazla onbeş sene...bir gün yolumuz şileye düşerse anlatımına göre yazlığını buluruz saygılar
sami biberoğulları
sami biberoğulları, @samibiberogullari
14.4.2013 23:17:00
Değerli Arkadaşım

Bitkilerin de insanlar ya da bazı başka canlılar gibi duyguları olduğuna inanırım ben..Çünkü gözlerimle gördüm ve yaşadım..Görev yaptığım okullardan birinde müdür odasında bir limon ağacı vardı koca bir saksının içinde..Yaprağından başka bir şeyi olmazdı..Fakat müdürümüz ona şarkı söyleye söyleye, konuşa konuşa sonunda ağaç pıtırak gibi limon verdi...Ya japonlar suyun bile bir duygusu olduğunu keşfetmişler..Mesela suya ''Allah'' dediğiniz zaman su molakülleri bir sanat şaheseri görüntüsü alırken, ''Şeytan'' dediğinizde moleküller karma karışık bir şekil alıyorlarmış...Bunlar hep deneylerle sabit şeyler. Sizin nektari ağacı da başona gelecekleri hissetmiş olmalı.

Yazının Şile kısmı da güzeldi..Bizim Akşam Lisemizin Müdiresin eşi Oranın Belediye başkanının amcası olur.

Selam ve sevgilerimle.
mehmetmacit
mehmetmacit, @mehmetmacit
14.4.2013 21:25:40
yazının anlatımı çok etkili.beğeni ile okunası bir anı.
hele yazarın yazıya iliştirdiği abartılı geyikleri daha bir başka.
efendim bizim buralarda da aynı sözü duyarım.vermeyen ağaca balta göster diyorlar korksun ağaç.
Motosiklet tutkunluğu ayrı bir neşe ve uğraş.
tebrikler üstadım.
Talibi
Talibi, @talibi
14.4.2013 17:52:23
güzel bir hatıra nakletmişiniz şairim.Sanki nektarin ağacı tehditten korkmuş ta meyva vermiş gibi ilginç bir sonuç doğmuş.Tebrikler..
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL