1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
858
Okunma
"kendini tekrar eden birbirine benzeyen çalışmalar"
"heceye yenilikler katılmalı"
Yukarıdaki iki ifadenin ne elle tutulacak, ne gözle görülecek ne de kabullenebilecek albenisi yok efendim.
Ön yargılı, fazla mı gelenekçi veya eskiyim?
Hayır, kat’a…
Bu yenilikçiliğin sonu nereye gider: Bilyeli boynu kafanın altına yürüteç diye takmaya, kafaya kol montelemeye, arasına ayakları yerleştirmeye, en üstüde işkembemizi koymaya kadar… Gözü, kulağı, gönlü …Aşk’ı nereye koyacağız siz düşünün efendim.
“Heceye yenilikler katılmalı…”
En çok kullanılan ölçü 11’dir. Ustası da, çırağı da, kamili de, cahili de, softası da, arifi de yazar…
En çok bilinen 11’ li bir şiir halk edebiyatından.. Düşünüyorum da şöyle, hani eskimeyen, hala ilk söylendiği gibi terütaze misküamber kokan bir şiir..(şu inceltme işareti olan kelimeleri daha rahat yazabileceğim bir klavye icat edecek yok mu? Ey TÜBİTAK, Ey PARDUS sen yetiş imdadıma! )
Haydi düşün, düşün…! Hangi şiir o?.. Bizim kültürden, bizim elden, bizim gönülden, hani yaratılış toprağımın alındığı yerden bir şiir..O şiiri bulacaksın ve o şiiri “yenileştireceksin”.
Kendi şiirimi parçalayıp yeniden yapmaya çalışmaktan başka çarem yok, inanın. Bir şaheseri alıp dağıtamam. Sadece bir külüstürü alıp, seslerinden, hecesinden kelimesine, mısrasından beytine, beyitlerinden kıtasına kadar “yenilik” peşinde yeniden bir nefes adına…
Benim onbirlilerim bana o gerçek şiir tadını vermez.
Sizlere sunacağım bir sekizlidir sadece.
Ondan da vazgeçtim. Sonu gelmez çünkü hece ile yap boz oynamanın…
Sonuçta bir örnek kıta üzerinden gitmeden nasıl anlatayım.
Son yüzyılımızın en nadide “aşk” şiiri olsun…
…, olmadı, son çağımızın en nadide “aşk” şiirinde hata buldum.
Hem de neresinde? İlk mısrasında…
Sonra üçüncü kıtasının ilk iki kıtasından hayli zayıf olmasında..
Dördüncü kıta yine ilk iki kıta kadar güçlü, mert, nazenin, deruni, hasret kokuşlu visale…
Beşinci ve altıncı kıta ise üçüncü kıta gibi vasat.
Sondan geliyoruz bu arada. Yani tümdengelim mi dersiniz buna, bilmem.
Anlıyorsunuz değil mi?
Peki ya duraklar, sesin ve nefesin o içli yakarışına taç olan duraklar…
İki durak kullanmış üstad. Fakat o iki farklı durak birbirini öyle güzel tamamlamış ki…
Güncelimizin herhangi bir hece şiirini eleştirmeye başladığı gibi bir eleştirme “güdük” kalır yani..
Diyemezsiniz a+b veya a+a veya a+a+b veya x+y duraklı diye başlayamayız hece şiirini eleştirmeye..
Bir hece şiirini böyle eleştirmeye başlamak, diğer bir üstadın deyimiyle “kaba softa ham yobaz”lık yapmak olur heceye!
Ben size yazıvereyim durak formülünü.
a+b durağının ardından c+c+d durağı gelmiş. Ve ilk kıta c+c+d, c+c+d diye bitmiş.
İnanın, ilk kıtada okunuşu rahatlatan “ulama” hiç yok. Fakat öyle güzel okunuyor ki ilk kıta. Her sevenin damağına göre yani!
İkinci kıtanın duraklarını da yazıvereyim de, siz bulun o şiirini…
c+c+d, c+c+d, a+b, c+c+d.
Geldik mi kafiyesine…
Size sadece ikinci ve dördüncü kıtanın kafiyelerini veriyorum.
Üç heceli son kelimeler…
İkinci kıta:
İlk mısrasının kafiye kelimesinin seslileri: ince yuvarlak dar, ince yuvarlak dar, kalın yuvarlak geniş..
İkinci mısrasının kafiye kelimesinin seslileri: kalın düz geniş, kalın düz dar, kalın yuvarlak geniş
Üçüncü mısrasının kafiye kelimesinin seslileri: ikinci ile aynı.
Dördüncü mısrasının seslenme – ritim- musiki redifinin seslileri: ince düz dar, ince düz dar, kalın düz geniş.
Ayağın kelimesi, yani c… dört heceli.
Dördüncü kıta:
Birinci, ikinci ve üçüncü mısrasının kafiye kelimesinin seslileri aynı: kalın düz geniş.
İlk iki mısra kafiye kelimesi üç hece, üçüncü mısra bir artı iki hece.
Üçüncü kıtadan söz etmiştim. Zayıf diye. Zayıflığı şurdan: diğer kıtalardaki kafiye kelimeleri üç heceli, üçüncü kıtada ise iki heceli kullanılmış. Hitabeti çekmiş aşağıya..
Kafiye meselesi uzun… Bitirilemez kolayınan yani…
Altı kıtalık bir şiirde :
on üç adet tek heceli,
otuz beş adet iki heceli,
otuz altı adet üç heceli,
on üç adet dört heceli,
bir adet beş heceli kelime kullanılmış. (yanılma payı %± 2)
Bu şiir göze batan kelime gördüğünüz gibi beş heceli kelimedir. İstediğiniz kadar yerinde kullanın. Kelimeyi gediğine koyun yine sırıtır, yine sırıtır.
Tek heceli kelimeleri kıtalara orantılı nakşedemezseniz tek heceli kelimeler de şiirin zayıf karnı olabilir.
İkinci kıtanın ve ayak mısrasının son sesleri hariç, mısralar sesli ile bitiyor.
En çok beğendiğim aşk şiirlerinden olan şiirde manaya diyecek yok.
Fakat üç kıtası zayıf.
Hece, hayali-gerçeği kelimelerle resmedip, çerçevesini en güzel şekilde çizebilen tek türüdür şiirin.
Geçmiş zaman şiirlerini geçemeden, geçmeden “yenilik” peşinde koşanlar, kendi şiirinlerinin enkazında kalmasın yeter.
Devamı sonra;)
"kendini tekrar eden birbirine benzeyen çalışmalar"