2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
496
Okunma
çocuktum;
evde toplanan kadınların dedikodularından mana çıkarmaya çalıştığım,,,kiminin yeni aldığı elbiseyi denemek için sadece sırtımın dönmesinin yeteceği kadarının kafi geleceğinin sınırında kalacak kadar çocuktum,,gerçi kimse anlamıyordu yüzümü döndüğüm pencereyi ayna niyetine kullanıp göğüslerine baktığımı,,:)
birinin biri hakkında kocaya kaçtığı söylendi,,dedikodunun bir yerinde,,sordum,,neresidir bu koca dedikleri ülke,,
hep beraber şeyleri yırtılırcasına gülüştüler,,içlerinden biri kolumdan tutup kirden desenleri kaybolmaya yüztutmuş perdeyi aralayıp uzaktaki dağları gösterdi,,işte orası,
ne kadar da uzak bir yer dedim içimden,,hem oraya gitmek için neden kaçar ki insan,,yürümek veya arabayla gitmek varken diye çocuksu tezatlar doldu zihnime,
kahkahalara sinir olmuştum,,çocuktum ama o kadar da çocuk sayılmazdım hani,,biri sakızı çiğneyip patlattıktan sonra dudaklarına yapışan zarımsı beyazı diliyle yalıyor,,diğeri poposunun kıvrımına kadar frikik verir halde kendinden geçip alabildiğince yayılmış, işaret parmağına sıkıca dolanmış örenbayan ipiyle dantelini örüyor,,bir diğeri adeta yıllarca birikmiş suskunluğunun yeminini bozmuşçasına konuşuyor,,bir yandan da ara ara dantel ören kadına saplanan bakışlarımı yakalayıp gözleriyle azarlıyordu,,
çabucak büyümek istediği tüm zerrelerimi kaplamıştı,,aklım fikrim dışarıdan hayal kurarak asla tasavvur edemediğim göğüslerin çıplaklığında kalmıştı,,bir de göremediğim ama dibine kadar vardığım kıvrımların ötesindekine,,
büyümek ve uzaklardaki o ’’koca’’ denilen ülkeye gitmek istiyordum hemen,,
ilk başta elbiseyi değişeni,
sonra kolumdan tutup kahkaha atanı,
en sonunda da dantelliyi beklemek için,, :)
nisan 22,03