3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
900
Okunma

Sahiplik iddiasında bulunacağımız neyimiz var ki? Olsa olsa emanetçiyizdir. Ve mutlak
Olansa, emanetlerimizin tasarrufu ile ebedi hayatlarımızda hesabını vereceğimiz
Sahiplikler üretiyor olmamızdır. Ne bu an, ne de geçenler... Bir zamanlar var olduklarını
Bilip, şimdi yoklukları ile varlıklarını anar olduklarımız... Ve zamana yenilip var olanları da
Gün gelip anacak olduklarımız, iyi ya da kötü. Hani bizden aldıkları... Yaşadığımız an dâhil!
Bizden alınanlar, ebedi hayatımızda bize sorulacak olanlardır.
Duyu organlarımızı tek taraflı köreltmekle onlara en büyük kötülüğü yapmış oluruz,
Mecazen. Hakikatte ise dünyamıza ve urbamıza yapılacak en acımasız sabotajdır bu...
Etki - tepki ikilisi siyam ikizi gibi birbirinden ayrılmaz... Etkiciye verilen tepkilerin farklılığı
Etkinin nitelik ve niceliğini değiştirmez. Farklılıklar, idrak kabiliyeti ve izan derecesine
Göredir. Yanlış yapana aynıyla mukabele, hissiyat olarak her insanda mevcuttur... Hınç ve
Hırs yani. Amma, Yaratılma gayesinin ve terbiyesinin idrakinde olan için, işin izan
Meselesini çözmek çok zor olmaz.
Rabbim(CC.), kötülük düşünene eyleme dökmedikçe ecrini yazmazmış. Ama
Düşüncesinden bile hayâ duyup pişmanlıkla tövbe ederse mislince sevaba boğarmış amel
Defterini... Bu bilgi ile etrafımızı algılamaya çalışsak bile, emanetlerin tasarrufundan az
Zararla çıkarız inşallah.
SELDA İYİEKMEKÇİ.