Şu 1: Şu dünyada Mustafa Keser’den korktuğum kadar Türk adalet sisteminden korkmuyorum. Türkü söylüyor Mustafa Keser ismini anımsayamadığım bir kanalda. Çok korkuyorum ondan. O simsiyah saçlarından, kaşlarından.

Şu 2: ‘’Tuttuğunu koparan’’ ile ‘’Tuttuğu elinde kalan’’ aynı şey değil mi ? Ama biri olumlu diğeri olumsuz bir anlamda kullanılıyor. İlki cevval bir karakter, ikincisi bedbaht. Lakin iki durumda da bir tutma ve tutulan nesnenin elde kalması söz konusu. Ben bu işin içinden çıkamadım.

Şu 3: Bazen çocukluğunda ralli pilotu olmak isteyip de dolmuş şoförü olmuş insanlarla karşılaşıyorum. Bu da beni mağdur ediyor. Sadece beni değil tabi. Otobüste, oturanlarla aynı parayı ödediği halde ayakta gitmek zorunda kalan diğer yolcularında mağduriyeti söz konusu. Ama asıl konu bu değil. Aracı gayet ölçülü ve ustaca kullanan şoförlerde var. Şimdi asıl konu bu: Ben bu amcaları, yolculuk bittikten sonra işlerini gayet iyi yaptıkları için ellerini sıkmak suretiyle tebrik etmek istiyorum ama edemiyorum. Niye mi ? Niyesi mi var ? Yanlış anlar adam. Adam alışık değilki böyle durumlara. Olay çıkarır ‘’Benimle dalga mı geçiyorsun ulan’’ diye. Sonra bende tutamam kendimi.

Şu 4: Adam bir internet kafeye giriyor. 2 ihtimal var. Ya gerçekten önemli bir işi var ya da sağdan soldan kız düşürmeye çalışacak. Bir masa açtırıyor, oturuyor, kulaklığını takıyor, fareyi kavrıyor. Ve olanlar bundan sonra oluyor. Saatliği 1 lira 25 kuruştan, 4 saat uyuyakalıyor. Bebekler gibi uyuyakalıyor. Hayatının en tatlı uykusunu çekiyor. Bir Allah’ın kulu da uyandırmıyor. Kalkıyor gidiyor sonra.

Şu da 5: İçimde gizli kalmış bir Tazmanya Canavarı var.


H. Barış Beledin
ruveranva.tumblr.com