1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2250
Okunma

Evet yine ben ve yine sana yazıyorum. Üzerimde o siyah ceket var. Tüm ölmüş şiirlerim saklı ceplerimde. İnanma, ceplerim boş. Parmaklarıma bakıyorum teker teker parmak izlerin var. Birer buse konduruyorum ve göz yaşlarımı siliyorum. Sensizlikte seni ne çok andım değil mi? Hissediyor musun ağladığı mı ? Sanmıyorum, hissetsen gelirdin. Hissetsen acırdı canın. Duvarda asılı kalmış tüm ihanetlerin. Çayım da soğumuş, odam yalnızlık kokuyor. Bütün göz yaşlarımı geceye saklıyorum. Etrafıma bakıyorum, sessizlik...
Her şey boş geliyor demiştin. Yanıldın, aslında kalbin ihanetle süslenmiş senin. Ya da her neyse,, beklemiyorum. Bekledikçe tükeniyorum. Tükendikçe ölüyorum ve ölümün hası bu. Yaşarken ölmek, onca insanın içinde yalnızlığa bürünmek. Nefret ede ede sevmek...
Özlemek diye bir şey var ki sorma. Canım acıyor adını andıkça. "O" diyorum, yutkunuyorum. "Artık beni sevmi..." devamında ağlıyorum cümlem yarım kalıyor aşkımız gibi, ben gibi, biz gibi.... Gitmek diyorum hiç yakıştı mı sana. Peki nedeni, gitme nedenin neydi sevgili??? Bu kadar şey tesadüf olabilir mi? İhanetin tesadüfü var-mı-dır? Olmamalı. Dedim ya odam yalnızlık kokuyor. İçime çekiyorum, yalnızlaşıyorum, tükeniyorum. Sorma beni, ben iyiyim Ö-L-Ü-Y-O-R-U-M....
Hilal Özcimbit