1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
905
Okunma

Bugün az yârenlik edelim istedim; bunun için şu naçiz satırları karalamaya çalışmaktayım, izninizle.
Sizlere ‘Dostlarım!’ diye hitap edebildiğime göre hiç dostsuz olmadığımın mutlak bilincine varmışımdır; ne mutlu bana!
Hem hakiki hem de sanal ortamlarda bin tane sözde (!) dosta sahip olacağıma içten, saygın ve vefalı birkaç dostum olmasını yeğlerim.
Şunu da vurgulamak isterim ki sizler varsanız, varım; aksi takdirde yokluğunuzu bir an bile aklıma getirmekten kaçınırım.
Hemen hepimizin sağlık, enerji, zaman, maddiyat, günün koşuşturmaları, zamanın getirdikleri ve götürdükleri, … ve benzeri bir takım sorumluluklarımız ve sorunlarımız vardır.
Yazmakta olduğumuz sitelere belirli aralıklarla uğrayabilmemiz bile çoğu zaman âdeta bir mucize gibidir.
Ortak amacımız; duygu ve düşüncelerimizi karşılıklı anlayış, hoşgörü ve saygı sınırları içinde paylaşmak değil midir?
Dost bilinen dostlarının kederleriyle mükedder ve sevinçleriyle mesrur olmaz mı?
Yazarken, okurken, yorumlarken kısaca paylaşırken bile birbirimizden az şey mi öğrenmekteyiz?
Öğrenmenin sonsuz bir süreç olduğunu yadsıyabilecek bir yiğit (!) çıkabilir mi içimizden? Ne mümkün!
İçimize sinmeyen en verimsiz paylaşımlarda bile bir yere kadar yüreklerimizin ısınabildiğini ve dimağlarımızın ışıyabildiğini algılamaktayızdır.
Güzel, güç olduğu kadar güçlü ve görkemli Türkçemizin özgün kuram ve yazım kurallarına aklımın erdiği ve kalemimin/klavyemin el verdiği ölçüde uymaya çalışmamı eski bir dil eğitimcisi olmama veriyorsunuzdur muhakkak!
Birbirimizin yüzünü göremesek de, sesimizi duyamasak da yazdıklarımızla ve paylaştıklarımızla bir nebze moral bulabilmekteyizdir.
Birbirimizden öğrenebileceğimiz o kadar çok şey var ki!
Her şeyin gönlünüzce olmasını diler; saygı, sevgi ve selamlarımı iletmek isterim.
Cümlemizin gözleri, yüzleri ve yürekleri hep gülsün, inşallah!
Hoş ve esen kalınız…
11.03.2013