o kadar bekledim ki
kötü olan bunu sizin dilinizde söyleyememekti
beklerken dört ayak üstünde, bir kedinin düşüşü değildi kastım.üzerime neyiniz varsa koyardınız.
bekledikçe sizin gelmenizi
sırtımı sıvazlardınız kirli ellerinizle.bana dokunmayan bir ustanın vernikli dudağıyla öpün beni.


yaşlandıkça kabuklanıyorum.bunu kabuklanmadan anlayamazsınız.ve çivilerim sökülüyor bacaklarımdan.gün geçtikçe soluyorum.nefesinizi çekin üzerimden.

bana gösterdiğiniz uzuvların ne denli korkunç olduğunu bilemezsiniz.hem de bu saatte.hem de çocuklar sütü üzerime dökmüşken,adamın biri sırtıma bir kadını yatırmışken.


bilemezsiniz açık renkli olmak ne.bilmezseniz sorun yok da.sümüklerinizi bedenime sürmeseniz keşke.
ben sizin en sert halinizim.öpün beni insan yanlarınızla.kucağınızdaki çiçekleri sırtıma koyun.soludukça büyüyorum.solumak ,solmak kadar eskidir.