KRİZ BATI ve MÜDAHALE

Batı deyince ilk akla gelen Batı Avrupa’dır. Nedeni ise yerküremizde ilk sanayi devrimini gerçekleştiren Batı Avrupa olmuştur. Bin beş yüzlerin sonunda ilk sanayi devrimi İngiltere
Onun ardından Fransa ve daha sonra da Almanya’da gerçekleştirilmiştir. Bunları Portekiz, İspanya, Hollanda, Belçika Avusturya v.s takip etmiştir. Bu devletlerin her birisinin sömürgecilik tarihindeki yerleri farklıdır. Fakat uyguladıkları yöntemler hep aynı olmuştur. Önce kriz yarat sonra müdahale et. Bu yöntemi yaklaşık olarak beş yüz yıldır uyguluyorlar.

Nasıl kriz yaratılır?

Bu konu batının en uzman olduğu konudur. Bu konuda yüzyılların birikimine sahiptirler.

Dinsel, mezhepsel, etnik, kabile veya aşiretsel, yönetimsel, bölgesel, kültürel, rengine göre v.s.

Biliyoruz ki nüfusu bu gün iki yüz milyona yaklaşan Brezilya eski bir Portekiz sömürgesidir.
Oysa Portekiz’in bu gün bile nüfusu on bir milyon civarındadır. Portekiz’in toprakları ise Brezilya’nın her hangi bir ili kadar, Peki nasıl oluyor da bu kadar küçük bir ülke koskoca bir ülkeyi yüz yıllarca sömürge yapabiliyor?

Afrika’dan Kongo’yu örnek verelim.

Bu ülkeyi Belçika üç yüz yıldan bu yana sömürmektedir. Ülkeyi ikiye bölmüştür. Elli yılda on milyon Kongo’luyu sistematik olarak öldürmüşlerdir.
Bu gün Belçika’da on bir milyon nüfuslu bir ülke iken, iki Kongo’nun nüfusu yetmiş beş milyon civarındadır. Belçika Kongo’yu ikiye bölmüştür.

Asya’dan bir örnek vermek gerekirse, Çin ve Hindistan örnekleri net örneklerdir.

Bu gün itibari ile Çin bir milyar üç yüz kırk milyon, Hindistan ise bir milyar iki yüz milyon dur. Oysa İngiltere’nin nüfusu ise hala altmış bir milyon civarındadır. Peki, nasıl oluyor da altmış bir milyonluk bir ülke iki buçuk milyarlık iki ülkeyi yüz yıllarca hem sömürüp hem de yönetebiliyorlar. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Yine Asya’da üç yüz otuz milyonluk bir ülke olan Endonezya’yı, On sekiz milyonluk bir ülke olan Hollanda yüz yıllardır hem sömürüyor hem de yönetiyor. Fransa’nın İspanya’nın kileri saymıyoruz. Bu örneklerden onlarca var. Burada amaç örnekleri sıralamak değil, bu sömürgeci devletler nasıl bunu becerebiliyorlar?
Tüm Çin’liler aptal da İngilizler hep en akıllılar mı? Hintliler toptan aptal mı? Ve ya tüm Brezilyalılar aptal da Portekizliler en akıllılar mı? Elbette bunların hiç birisi değil.

Bu karmaşık gibi görünen sorunun tek bir yanıtı var, oda kriz çıkartarak yönetmek ve sömürmek.
Sadece İspanya’nın Amerika kıtasından elde ettiği yağma 20 trilyon dolardır.
İngiltere’nin elde ettiği yağma ise yaklaşık 100 trilyon dolar.

Bu gün yaşları yirminin üstün de olanlar bilirler dünyanın neresinde ne krizlerin olduğunu. Fakat nedenini çözemezler.
Son elli yıldır Batı Avrupa’ya bir de ABD eklenmiştir. Fakat ABD de Batı Avrupalıların yani sömürgecilerin ürünüdür.
Sanayi devrimini gerçekleştiren Batı Avrupa bu tarihsel rolünü çok iyi değerlendirmiştir. Oysa Batı Avrupa dan daha çok medeniyetlerin kurulduğu yerlerde böylesine bir sömürü ve vahşet olmamıştır. Bu konu tartışılabilir ama tartışılmayacak bir gerçeklik vardır ki, oda Emperyalizm çağı insanlık tarihinin en barbar çağıdır. Bunun mimarı da Batı Avrupalı sömürgecilerdir.

Olaylar incelendiğinde görülecektir ki her yağma için bir gerekçe yaratılmıştır. Dinler arası, mezhepler arası, farklı milliyetler arası krizler hep yaratılmıştır. Fakat şimdi bir de yönetimsel kriz icat edildi. Eğer batının işine gelmeyen bir yönetim şekli varsa hemen orada bir kriz çıkartılıyor. Ya diktatör deniliyor, ya da her hangi bir sıfat uydurulup tüm dünya halkları inandırılıyor. Burada elbette ki gelişen teknoloji ve iletişim araçlarının rolü de çok büyüktür. Burada ki asıl mesele tüm insanlığı aptal yerine koyarak, o ülkeyi ve o ülkenin halkını sömürmektir.

Batı bitmek tükenmek bilmeyen kriz yaratır.
Bu krizleri yaratacak mekanizmaları kurmuştur. Birleşmiş Milletler Örgütü bunun en başında geliyor şimdilerde. Bu kurumun bütün iplerini elinde tutan Batılı Güçler bu örgütün alt birimlerini de bu amaç için kullanırlar. Bu yazıyı yazdığım tarihte Libya krizi vardı. Oysa ondan önce yüzlerce kriz yaratmışlardır. İlk akla gelenler geriye doğru gidince Irak, Afganistan, Sudan, Etiyopya, İran, Rusya, Vietnam, Küba, Kongo, Kıbrıs, Uganda, Şili, Hindistan, Pakistan, Keşmir, Doğu Timor, Filipinler, Bizim kurtuluş savaşı dönemi say sayabildiğin kadar. Daha yüzlerce kriz sayabiliriz.
Tüm bunların arkası incelendiğinde görülecektir ki, her krizin arkasında ki güçler hep aynı.
En başta Batı Avrupalılar. Yani Eskinin sömürgecileri bu günün yeni sömürgecileri.

Bu gün Libya’daki oynanan oyun da bunlardan farklı değildir. Fakat kendilerine aydınım diyen bazı salaklar bu tarihsel gerçekliği görmezler ve batının bu barbarlığını haklı çıkarmak için sürekli gerekçeler yaratmaya çalışırlar. Bütün televizyon kanallarında durmadan teori üretirler.
Ürettikleri tüm gerekçeler efendilerini aklamaya yöneliktir.
Şimdilerde yine sabahlara dek bir sürü şey tartışırlar, oysa olay nettir. Batının sömürgecileri bir yerlere gözlerini dikmişlerdir. Yeni bir paylaşım peşindedirler. Bu nedenle de bolca kriz çıkartacaklardır.

Bu gün dünyanın temel sorunu emperyalizme karşı durabilecek bir mekanizmadan yoksun oluşu. Oysa dünya halklarının birleşik gücü sağlanabilmiş olsa, batının bu haçlı seferi tarzı saldırısı kesinlikle durdurulabilir.
Bunu kısa bir dönem de olsa geçmişte Sovyetler Birliği sağladı, tüm dünya halkları gördü ve yaşadı. Bu gün böylesi bir dayanışmaya her zamankinden daha fazla gereksinim var. Bunu görmeyenler ya vicdansızlardır ya da ahmaklardır. Aklı başında olan ve birazcık sağduyusu olan vicdanı olan herkes bunu görmeli.

Sami Gök
23.11.2011