Ödünç alınan son kuruşla ödenen ilk kuruş arasında tabii muazzam bir fark vardır. goethe
astakoz
astakoz

Soğan ve Duman

Yorum

Soğan ve Duman

2

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

922

Okunma

Okuduğunuz yazı 28.2.2013 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
Soğan ve Duman

Soğan ve Duman

Genç kız elinde bir siyah sarı fotoğraf yürümekteydi. Halep pasajını geçer geçmez farklı bir dünyaya açılan arka planda kalmış sokaklardan birindeki binaya yöneldi.
Hemen yanındaki cenaze levazımatçısının kapısı hiç açılmayan ferforje yığını ile üstüne yürüyordu sanki. O güzel gülüşlü kadın geldi aklına…

Evlenemediği sevgilisi ile parkta çektirdiği fotoğrafın arkasına ‘’Dokuz sekizlik yaşamak lazım’’ diye yazmış ve haminnesi ölmeden hemen önce ona verilmesini istemiş. Elele gezdikleri bakırcıları, mis kahve kokusunu, fıstığı bol baklavayı hatırlatan o koca kadın gülmesiyle ünlüydü. Tanımayanların ilk bakışta korkacakları bir ifadesi vardı yüzünün. Ancak güldüğünde ve hatta gülümsediğinde o ifade yerini bir çiçek bahçesine bırakıyordu. Sanki iki farklı maske iki farklı insan aynı vücutta yaşamaktaydı.

Bir Fransız tüccarın evinde hizmetçilik yaptığı dönemde kitap okumaya alışmıştı haminnesi. Klasiklerin hepsini aldırtmıştı tüm sevimliliğiyle. Bir de gramofon. Taş plaklara alıştırmıştı onları da. Onların şansonlarına da kendi alışmıştı. O fakir ailenin okumamış kızı üç sene sonra aydınlanmaya başlamıştı. Dünyada olan bitenlerle ilgilenmeye, hayattan zevk almaya başlamıştı. Sorgulamadan hiçbir kavramı özümseyemiyordu. Yaşadığı topraklarda görmediği hayatları okudu, başka türlü olabileceğini gördü. Kaderin alın yazısı değil, tırnaklarla kazınan bir tablo olduğunu fark etti.

Genç kız dizleri titreyerek çıktı merdivenleri, neyle karşılaşacağını merak ediyordu. Gerçekle burun buruna gelmenin iyi bir fikir olmadığını düşündüğü halde neden tam da bu eşikteydi…

Ucu yırtık kirli bir mendil gördü eskiliği ile bile saygıyı hak eden bir ahşap kapının önünde. Soğan kokusu geldi burnuna yanık abartılı kavrulmuş soğan kokusu. Kuzusunun iğrendiğini anladığında cebinden çıkardığı ipek beyaz mendili burnuna dayadığı o mutfak geldi aklına.

Geçmişe ışınlandığımız anlara dikkat edin illaki bir nesne bir ortam ya da iki boyutlu bir hayal tetiklemiştir bizi…

Bazen bir müze evin zemin döşemesidir bu, içerideki ahşap kokusudur, elli yıl önce kullanılan eşyalardır. Bazen bir dönem filmidir, kötü karakterlerdir, yüzü kırmızı bir çocuktur ya da. Bazen bir kokudur, bir tat. Bazen bir melodidir. Açlıktır…

İlk katta bir terzinin tabelası vardı. Kararsız kaldı sorup sormamak için. Elindeki bilgiye göre bu binada yaşadığı kesindi. Ama hangi katta kimin yanında olduğundan emin değildi. Yaşadıklarından sonra sığıntı olarak geldiği İstanbul’da ne tür bir yaşamı tercih ettiğini bilmek zordu. Bu deli kadının daha önce kuruyemişçide tezgâhtarlıktan, pavyon şarkıcılığına kadar geniş yelpazede olan meslek seçeneklerini düşününce; ortadan kaybolduğu on yılın sonucunda şu an ne yaptığını kestirmekte güç işti gerçekten.
Garbis usta yazıyordu kapıda çaldı zili, açtılar, güzel karşıladılar. İsmini değiştirdiğini tahmin ettiğinden onu tarif etmek istedi. Tuhaf karşıladılar bu durumu özellikle kızı Selin tedirgin olmuştu. Garbis usta daha önce neler duydum der gibi sakin dinliyordu. Garip bir suskunlukla yardımcı olamayacağını anlatmaya çalıştılar.

Tüm bunları öngörüp komşuları tembihlediğini düşünmeye başlamıştı o çılgın kadının.

Her şeyi ayrıntıları ile planlaması, şaşırtacak zekilikte çözümler bulması ile hayranlığını kazanan kadını bu kadar kolay bulmayı düşünemezdi zaten.

Üst kata çıktı kapı zilinde Tamara yazıyordu.

www.youtube.com/watch?v=LXS_7MrH8NE

Unuttuğu bir şarkıyı dinlemek için merdivene oturdu.

Ezilmiş murt kokusu saçlarını taradı. İlk doğumunu bu binada yaşıyordu. Sülalenin tüm yaşlılarından oluşan bir koro Tamara diyordu sesleri çatallaşmadan, yeni bir kent peydahlanıyordu içinde gürleşiyordu sesler derisine işledikçe…

Dilinizi bilmiyorum kuzum dedi yaşlı Tamara, kapı kapandı.

Basamakları çıkacaktı ki yanından bir kedi geçti, boynundaki boncuklu tasmayı hatırladı. O mutlaka buradaydı. Duman’ın tasmalarını andıran güzellikte idi, işlemesi özenle yapılmış, renkleri beceri ile uyumlanmış olması haminnenin elinden çıkmış olduğunu gösteriyordu. Kediyi beklemeye karar verdi. Epey sonra kedi sıyrılıp yukarı çıktı, peşinden gitti.

Üst katta büyük puntolarla BIJI yazıyordu duvarda, kapıda kurşun delikleri vardı ve mühürlüydü. Eğildi deliklerden içeri baktı. Duvardaki tek hasar almamış nesne gövdesinde şahmeran işlemesi olan gitardı.

Öğrendiğine göre o yaşına rağmen genç kız gibi çıkan sesi ve inatçı kişiliği, dizginlenemez dik başlılığı polisin onu terörist sanmasına yol açmış, evi hücre evi sanan üç deli memur her yeri kevgire çevirmiş ve onu ağır yaralamıştı.

Yaşamı gibi ölümü de efsane olmuştu…

28.02.13

Nadir

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Soğan ve duman Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Soğan ve duman yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Soğan ve Duman yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
mavirenkte
mavirenkte, @mavirenkte
1.3.2013 11:32:55
Baştan sona.. bir sonraki; satırı merak ederek okuduğum... ve üslübuyle tüm sahnelerin içine girdiğim bir yazı.... emeğinize sağlık, başarılar;))
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş, @seher-yelis-zerrinaktas
1.3.2013 10:15:05
Anlatımı çok güzel ve sürükleyiciydi. Yüreğinize, emeğinize sağlık. Başarılarınızın devamını dilerim. Saygılarımla...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL