5
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1702
Okunma
KARŞILIKLI TEBESSÜM
Bir yuvayı cennet yapan, iki kalbin birbirine güler yüzle bakabilmesidir…
Hayatın her döneminde bize hep kadının vazifeleri anlatıldı.
“Kadın nasıl davranmalı, neleri yapmalı, neleri yapmamalı” diye nice nasihatlar duyduk.
Fakat çoğu zaman, erkeğin de bir gönül sorumluluğu olduğu unutuldu.
İslâm’ın inceliklerine vakıf olamayan birçok erkek, vazifenin sadece kadına ait olduğunu sandı.
Oysa bu yanlış kanaat, nice yuvada adaletin dengesini bozdu.
İslâm, insana adaletin, merhametin ve sevginin en güzel ölçüsünü öğretir.
Eş, sadece “hayat arkadaşı” değil; huzurun vesilesidir.
Eğer eşler, sevgiyi ve saygıyı karşılıklı yaşarsa, o yuvada hiçbir zaman kalp kırılmaz ve huzursuzluk çıkmaz.
Kadın, üzerine düşen sorumluluğu yerine getirir; evini bir sığınak, yüreğini bir liman eder, eşi eve geldiğinde, onu tatlı bir tebessümle karşılarsa, bir sıcak söz, bir samimi hâl, bütün günün yorgunu alır ve gönlü dinlendirir.
Erkek de bu inceliğe aynı güzellikle mukabele etmelidir.
Zira bir tebessüm, bazen bir ömrün dertlerini hafifletir.
Eşinin gülen yüzünü görünce yorgunluğu silinir, günün tüm ağırlığı arkasında kalır.
Cenâb-ı Hak (C.C.) buyuruyor ki:
“Evlere girdiğinizde Allah’tan bir bereket ve güzellik olarak kendinize selam veriniz. Evde kimse varsa onlara, yoksa kendinize.”
(Nûr Sûresi, 61. Âyet)
Ne güzel bir ölçüdür bu!
Evin kapısından girerken selamla başlamak, yuvaya huzuru davet etmektir.
Zira selam, hem kalpleri hem ortamı arındırır.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), evinde tebessümü elden bırakmazdı.
Ehliyle şakalaşır, tatlı sözlerle gönüllerini alırdı.
O’nun haliyle öğreniyoruz ki, tebessüm bir sadakadır;
ve o sadaka en çok da evde, en çok da eşine verilmelidir.
Unutulmamalıdır: insan sadece diliyle değil, gözleriyle de konuşur.
Bazen bir bakış, bin söze bedeldir.
Gözlerdeki sıcaklık, kalplerdeki buzları eritir.
Bu yüzden eşler birbirine bakarken yüzleri gibi gözleri de gülmelidir.
Güler yüz, sevginin en sade hâlidir.
Tebessüm, kalpten kalbe uzanan görünmez bir köprüdür.
Bir yuvayı cennet eden şey; pahalı eşyalar, lüks konfor değil, iki kalbin birbirine sevgiyle yaklaşmasıdır.
Ne güzel demiş bir bilge:
“Bir evin duvarlarını taşlar değil, tebessümler ayakta tutar.”
Dileğimiz odur ki; her müminin yuvasında sevgi, saygı ve huzur daim olsun.
Her kapı selamla açılsın, her yüz tebessümle aydınlansın.
Ve her yürek, Rabb’inin “rahmet” dediği o güzel hissi doyasıya yaşasın.
Not: Sürç-i lisan ettiysek affola.
Saygı ve muhabbetle…
Âsûde Fatma Erbaş