5
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1190
Okunma

Van Gölü’nün kıyısında bir balıkçı köyünde görev yapmaktaydım.Yöre halkı geçimini inci kefal,sazan,bıyıklı sazan vb. balıkları avlayarak geçinirdi.Dağ köylüleri; esmer kavruk insanların aksine gözleri gölün rengini almış açık tenli insanlardı.Kadınların erkeklere oranla daha uzun,güçlü kuvvetli bir yapısı vardı.Burası otuz-kırk haneli bir köydü.Civar köylerden gelip yerleşenler olurdu .Bunlardan biri de Çerçi Rüstem’di.
Çerçi Rüstem balıkçılık yapmazdı.Envai çeşit naylon eşyalar,ayakkabılar,ibrik,toka,ip... vb. satardı. Sütlerin sağıldığı vakit yola koyulur ,köy köy dolaşır, çobanların döndüğü saatte de eve gelirdi.Diğer köylülerin aksine esmer, kara kaşlı, kara bıyıklı, zayıf,yüzü yaprak gibi buruş buruş, iri elleri suyu çekilmiş elma gibiydi.Göz çevresi o kadar kırışık olmasına rağmen keskin bakışları hemen fark ediliyordu.Aksi ,suratsız bir yüzü vardı.Köyde pek sevilmezdi.Derlerdi ki:"Çerçi Rüstem’e borcun olacağına Yahudi’ye olsun daha iyi."
Yemeği Memduh yapardı.Çerçi Rüstem’in eşi vefat edeli bir kaç yıl olmuştu.Memduh buğday tenli,koyu kestane saçlı , gözleri çakmak çakmaktı. Çerçi Rüstem’in tek çocuğuydu. Köy minibüsünden indiğim ilk gün Memduh’la karşılaşmıştım.Eşyalarımı lojmana taşımama yardım etmişti.Teşekkür edip, başını okşadığımda utangaç utangaç yere bakmıştı.
Okul, Van Gölü’nün kıyısında, yarımada şeklinde, yaşlıların söylemiyle; Ermenilerin katlettiği toplu mezar üzerinde kurulmuştu.Hâla kemikleri görmek mümkündü. Birleştirilmiş sınıf okutuyordum.Daha ilk günden Memduh’un sevilmediğini ,diğer çocuklar tarafından dışlandığını fark etmiştim.Tabi sebebini öğrenmem uzun sürmedi.Memduh, arkadaşlarının eşyalarını çalıyordu.Okulda çocukların eşyalarının birer birer kaybolduğunu anlayan köylüler ve okul idaresi,bu olayı ortaya çıkarmıştı.Çerçi Rüstem, bir kaç kez okula çağrılmış, Memduh şimşir sopasıyla adam akıllı dövülmüş buna rağmen çare bulunamamıştı.Benim gelişim,olayların biraz dingin hal aldığı zamana rastlamıştı.Memduh’tan köyü gezdirmesini rica ettim.Niyetim,çalma eylemini tercih etmesinin sebebini öğrenmekti ki; Memduhlar köye göre varlıklıydılar. Her ne kadar babası Çerçi Rüstem eli sıkı olsa da oğlunun isteklerini karşılamayacak değildi.Memduh evlerini gösterdi.Güzel bir evdi.İki de köpeği vardı :Sancar ve Bobo.
Memduh ’a:
-Çok paran olsaydı ne yapardın? "diye sordum:
-Top alırdım örtmenim hem de gerçek futbol topu.
Gülümsedim. Ona bir hikaye anlatacağımı ve beni dikkatlice dinlemesini söyledim.
" Bir zamanlar, giderek yaşlanan ve arkasında bir veliaht bırakması gerektiğini anlayan bir hükümdar varmış. Ülkesindeki bütün gençleri huzuruna çağırmış. Hükümdar olarak içlerinden birini seçeceğini söylemiş."Her birinize bir tohum vereceğim.Sizden bir yıl sonra tohumdan çıkan bitkiyle geri gelmenizi istiyorum." demiş. Nihayet bir yıl tamamlanmış. Ve ülkenin gençleri, yetiştirdikleri bitkileri- karar vermesi için- hükümdarın huzuruna getirmişler. Hükümdar gençlerin yanına gelmiş ve bitkileri incelemiş. Birden, elinde boş saksıyı tutan bir çocuk görmüş. Hemen, muhafızlarına onu yanına getirmelerini emretmiş. "Yeni imparatorunuzu selamlayın!" demiş. Gençler kulaklarına inanamamış.Tohumundan tek bir filiz bile çıkmamışken,bu nasıl olabilirmiş.Hükümdar konuşmasına devam etmiş: "Bir yıl önce her birinize bir tohum verdim.Onu ekip sulamanızı ve bir yıl sonra da bana getirmenizi istedim.Sizlere verdiğim tohumların hepsi kaynatılmıştı ve dolayısıyla filiz açmaları mümkün değildi. Her biriniz bana çeşit çeşit çiçekler getirdiniz. Tohumunuzun büyümediğini görünce, size verdiğimin yerine, başka bir tohum ekmiştiniz. İçinizden sadece bu çocuk, tohumun olduğu saksıyı bana getirme cesaretini ve dürüstlüğünü gösterebildi. Bu yüzden, yeni imparatorunuz o olacak" demiş.
-Anlıyor musun Memduh? Dürüst olan daima kazanır, dedim.
-...!
-Şimdi bana söz vermeni istiyorum" diye devam ettim.
-...?
- Ne olursa olsun bana karşı dürüst olmanı istiyorum."
-............
-Sanırım konuşmak istemiyorsun.
-Hııı...
"Arkadaşlarının eşyalarını neden izinsiz aldığını çok merak ediyorum doğrusu."dememe kalmadan Memduh tabana kuvvet koşmaya başladı.Arkasından ne kadar seslensem de geri dönmedi.Kendime çok kızmıştım; muhtemelen onu utandırmıştım.
Güz çabuk bitmiş, karakış kapıya dayanmıştı.Henüz kasımda olmamıza rağmen lapa lapa kar yağıyordu.Okulun sobasını yakmama hep Memduh yardım ederdi; ama onu uzun zamandır görmüyordum.Haftalar sonra Memduh ansızın çıkageldi.Elleri soğuktan kızarmış yanakları al aldı olmuştu.Gözlerinin feri gitmişti. Hasta olduğu her halinden belliydi.Bakkala babasına yumurta almaya giderken, karların içinden on lira bulmuştu.Yolunu değiştirmiş epey uzakta olan okula gelmişti.Yolda kimseyi görememiş,on lirayı ne yapacağını bir süre düşünmüş, sonra bana getirmeye karar vermişti. Bel boyu karı, sopasıyla yara yara onca yolu tek başına gelmişti.Küçük adımlarla yanıma yaklaştı.Kısık bir sesle:
"Örtmenim bunu buldum.Bakkal kapalıydı.Size getirdim."
27 ocak 2013
GÖNÜL GENÇYILMAZ
foto:minikkelebek.files.wordpress.com