5
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1235
Okunma

Çocuk yüzünde ayrılığın hüznü okunuyordu. Gözlerinde bulanık bir resim, sözlerinde anlam dolu onca anlamsız cümle. Birbirinden apayrı, noktasız, virgülsüz; hıçkırıklarla kesik kesik yükselen ağlama nöbetleri.
Otobüsün camları karanlığın çökmesiyle kararıyor, kucağında oturduğu dedesinin sakalları yüzüne batıyordu. Şu yaşlılar da ne uykuculardı, uyudular mı uyanmak bilmezler...
-Uyan dede, uyan! Babaanneme gidelim. Gitmek istemiyorum ben o yere. Hem ben babaannemi çok özledim.
Uyann! Bak akşam oldu, herkes uyuyor.Hem tamam alma bana o şekerden, o kurdelayı da istemiyorum. Geri dönelim, n’olur!
Karşıdaki dağlar niye yürüyor dede?
Dede, uyan!
Yolculuğun henüz başında, ortasında ya da bilinmeyen bir zaman hatırlanması güç bir saat diliminde, hangi yıldı, hangi mevsideydik, hatırlamıyorum ki.
Kalabalık bir mola yerinde ;
"O ayıcığı almazsan, o otobüse binmem ben."diye direnen bir kız çocuğuydum galiba. Ön dişlerinden biri olmayan özensiz kesilmiş kısa saçlarıyla, inatçı ve galiba biraz da huysuz.
O direnişim bile yetmedi senin güçlü iradeni kandırmaya. Sahi dede, bana o ayıcık yerine aldığın o küçük gelin ile damadın el ele tutuştuğu oyuncak daha güzeldi.
Hem daha küçüktü, gittiğim her yere götürüyordum.
"Bu yollar bitmiyor, dede."
Bitmiyordu, hiçbir yol bu kadar kolay bitmiyor, bu kadar çabuk gidilmiyordu. Kucağında geçirdiğim o uykusuz ,ağlamaklı yolculuk gibi çocuksu değil hiçbir şey. Hiçbir gözyaşı o mola yerindeki gibi masum ve bir oyuncakla durdurulacak gibi değil.
Sahi, bu öykünün devamı nasıldı?
Sen hatırlarsın dede, nereye götürüyordun beni?
O oyuncak hala bende,
ben kocaman bir kız oldum,
otobüsler hala aynı,
ne zaman bir yolculuk yapsam dağlar yürüyor,
otobüstekilerin umrunda değilim ben.
ağlasam, ilk mola yerinde beğendiğim bebeği almanı istesem;
duyar mısın beni ,dede?
Bak, bütün yolculuklar aynı,
bütün dinlenme tesislerinde bu öyküyle canlanıyorsun karşımda.
Bu öyküde küçük bir kız çocuğu ağlıyor;
susturuyorsun onu.
Uyuma dede, uyan!
o küçük kızın öyküsü yarım,
o küçük kızın oyuncağı kayıp.
O küçük kalbin dünyası aydınlık değil yokluğunda.
Anlat dede, yeni bir öykü anlat;
ceplerinde şekerlerle gel yine,
bana kağıt para verme hem,
demir paralar daha çok...
Yarım kalmış bir öyküm var, hangi zaman hangi mevsime ait, hatırlamıyorum. Bunu tamamlayacak tek kişi sensin.
Hem bak, yine o otobüsle gidelim neresi olursa olsun,
bana istediğin oyuncağı al,
hem sakalların da batsın seni öperken.
Uyursan da kızmam ben, uyu yine.
Dağlar da yürüsün biz otobüsteyken.
Söz hırçınlık yapıp, seni uyandırmayacağım.
Ama şimdi uyan dede!
Uyan!
"Yaşarken son bir kez göremeden kaybettiğim için kendime defalarca kez kızmaktan öte bir yerlerde ölümsüz kıldım seni...)
Nuray Kaçan- Hatırlanmayan Öyküler’den.