Ödünç alınan son kuruşla ödenen ilk kuruş arasında tabii muazzam bir fark vardır. goethe
Ahmet Bektaş
Ahmet Bektaş

Sırala Ma

Yorum

Sırala Ma

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

348

Okunma

Sırala Ma

Sırala Ma

İnsanlar canlı olarak kendi aralarında eşit, hukuk açısından toplumda eşit, birey olarak toplumun genel kabullerinden özgür olmadıkça gerçek manada potansiyelini çıkaramaz!

İnsan olarak aynı ruhsal potansiyeli taşıyan fakat tarihsel süreçte bazı kavimlerin diğerini sınırlaması veya kendi toplumunu sınırlaması yüzünden geri kalmış, örselenmiş toplumlar günümüzde bunun bedelini ödüyor!

İnsanları önemine göre sıralamak ilkel bir alışkanlık! “İlah” türetmek de bu kapsama girer. Toplumda söz sahibi olmak isteyenler önceleri kendini “İlah” olarak gösterirdi, sonraları “Yarı ilah” ve daha sonra ilahlar putlaşır ve aracı (Put ile insanlar arasında elçi) konumuna geçerler. Süreç devam eder gider… İnsanları sıralayıp kendine iyi bir yer edinme isteğinin yansımasıdır bu eylemler. Her toplumda yapılıyor olması doğru bir davranış olması anlamına gelmiyor. Geri toplumlarda din adamları ve idareciler en üstte yer alırken daha ileri toplumlarda bunların yanında sanatçılar ve pop starlar da eklenir!

İnsanları sıralama isteği aşağılık duygusunu onarmak maksatlı olduğu gibi toplum içersinde kendini konumlandıramamış niteliksiz insanların arayışı da olabilir! Kulaktan dolma bir fıkra ile örneklemek isterim. Adamın biri kahvehaneye girer ve tam orta yerde bağırır; “Var mı bana yan bakan?”, herkes şaşkın! İçlerinden en cesur ve güçlü olan çıkar ve; “Var ne olacak?” der. Bunun üzerine adam onun yanına gider ve tekrar kalabalığa bağırır; “Var mı ağabeyimle ikimize yan bakan?” Böylece o toplumda kendisine bir yer elde etmiş olur ama bunu yaparken de bir baş çıkarır! Bu öne çıkardığı kişiye kendi gibi yalakalık edenler artınca da daha kapsamlı bir süreç başlar! Zorba firavunların çıkış noktası budur aslında, günümüzde de bu şekilde diktatörler çıkarırlar ve sonra zulmünden şikayet ederler. Önce işlerine gelir yanında yemlenirler! Sonra zorlarına gider (Dış yardımla savaşırlar, yardım edenlere kaynaklarını kaptırırlar, birbirlerini yedikleri için esarete düşerler!) savaşırlar…

İnsanın tüm insanlıkla eşit olduğunu anlaması süreç alıyor!

Birilerinin ayağının tozu olmakla övünenlerin kendi öz potansiyellerinin kendinden hesap soracağı göz ardı ediliyor. Buna bir örnek uydurmak isterim. Bir köyde eşit şartlarda yetişen çocuklar olsa; büyüdüklerinde içlerinden bir tanesi çıkıp diğerlerini kontrol altına alsa! Tüm gençler başlarındakinin adeta kölesi olsa, genç kızları ona getirseler, onu “İlah” ile kendi aralarında bir yerlere oturtsalar. Güçlü kuvvetli delikanlılar o kişiye yalakalık etse, kızlar sorgusuz kucağına atılsa… Bu sistem günümüzde bile şeklen farklı işliyor.

Son tahlilde; eşit insan, eşit ruh prensibi insanlığın kurtuluş reçetesi. İnsanları sıralamak doğrusal bir eksende yapılamaz. Dairesel bir eksende merkeze eşit olarak çemberin çevresinde halka şeklinde zihin açması açısından mümkün! O zaman merkeze herkes eşit mesafede olur. Merkezle bağlantıyı daha özel kurmak mümkün olur. Doğrusal dizilimde merkeze ulaşmak, merkezle bağlantı kurmak en öndekiler için mümkünken arkadakilerin önündekilere uğramadan özel bir bağlantısı olamıyor. Çembersel dizilimde herkes merkezle direk iletişime geçebilir. Çemberin her noktasının merkeze uzaklığı aynıdır. Çember üzerinde bulunan hiçbir nokta diğerinin önüne geçemez! Doğrusal sıralanmak yerine çember şeklinde el ele halka olmak daha verimli olacak ve büyük değişim de bu eksende oluyor. Doğrusal sıralama “Orta Çağ”da kaldı. Şimdi el ele verip halka olacağız.

Selametle,

Ahmet Bektaş

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Sırala ma Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Sırala ma yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Sırala Ma yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL