3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
672
Okunma
Silah hiç taşımadı. Kullanmaktan nefret ederdi zaten. Sade bir görüntüsü vardı ama içi içine sığmıyordu. Empati yeteneği fena değildi. Gözlemlediği insanlarla hiç yoktan darp yedi, burnu kırıldı. Uzun süre inzivaya çekildi. Hayata küstü. Oysa pozitif yapısı vardı. Kimselere ihanet etmedi ama, hep terslendi. Kendisini yalnız bırakmayan romanlarına sığındı yine de içindeki sanrılardan kurtulamadı. Gözü gibi koruduğu dünya klasiklerini yok pahasına sahaf bir garibana verdi. Sonrasında gözyaşlarına boğuldu ama içindeki acısına köz bastı. Ah dedi, vah dedi deli danalar gibi sağa sola zıpladı ama tınlayan olmadı.
İnzivaya çekildi. Kimselere güveni kalmadı. Robinson’a döndü. Saçı sakalı birbirine karıştı. Şimdiler de bir arkadaşının gönderdiği Hüda’nın Parmaklarının Dokunduğu Yer adlı muhteşem bir yapıtını okuyup değerlendirmekte…
Boyu 1.75, kilo 85, sarışın, siyah gözlü, çatık kaşlı, kollarını açarak yürür(aslında korktuğunu belli etmemek için…) 56 sında.
Lütfen bu yerli robinsonun yerini bilen ya da kendisi gören varsa bildirsin.Ödül olarak Korkusuz ve Mevsimlik Köleler romanları adreslerine ücretsiz gönderilecektir. Saygılarımla…