- 503 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ENGELLİ GÜVERCİN
Mudanya sahilinde, askeri iskeleyle Mütareke binası arasında kalan, denize karşı kurulu oturma bankında oturup kitap okurken rastladım ona.
Bir anda beni etki altına alıverdi.
Rengi, yanmış meşe odunundan çıkan duman gibi koyu grıydi.
Boğazındaki kızıl ve yeşil tüylere bakılırsa, erkekti.
Kuyruğuna doğru oluşan ters V biçimindeki siyah tüyler farkındalık yaratıyordu.
Görünümünde bir farklılık daha vardı ki, görenin yüreğini yakıyordu; sol bacağı bilekten itibaren kopuktu.
Yerde yem ararken belki acısından belki de utancından, tek ayağını göğsüne doğru çekiyor, tek ayağı üzerinde sekerek yem arıyordu.
Av kovalayan vahşileşmiş bir kedi miydi, yoksa yaramaz bir çocuğun sapanla attığı taş mıydı bacağını bilekten koparan?
Kader miydi yoksa basit bir tesadüf müydü onu benim karşıma çıkaran?
Sanki başka oturan yokmuş gibi, sanki başka bir yerde yem bulamazmış gibi tam 3 defa benim oturduğum bankın yarım metre kadar önünde yere konmuştu.
Bir ara tek ayağıyla ayaklarımın dibine kadar sokulmuştu, benden medet umarcasına.
Okuduğum kitabın konusunu merak etmiş olamazdı, olsa olsa beni kendinle özdeşleştirmiş, bana derdini açacakmış gibi görünüyordu.
Başı eğik, boynu büküktü, ayaklarımın dibinde. Beni bir tek sen anlarsın der gibiydi, gözleri sarıydı.
Biliyorum, mutlaka bir derdi vardı, bana açılacağı, ama bir türlü dile gelememiş, melül melül bakmaktan başka bir çare bulamamıştı.
Neticede ben de bir engelliydim, yürürken zorlandığımdan, taşımak zorunda kaldığım bastonumu bankın arkasına yaslamıştım.
Oturduğum yerde bile benim engelli olduğum çok aşikardı, çünkü hiç kimse zevk için elinde baston taşımazdı.
Anlat dedim derdini, kim yaktı canını, kim üzdü seni böyle?
Eşin mi terk etti, yoksa gitmedi de tepeden bakmaya mı başladı?
Senin gibi sakatla ömür geçmez mi dedi?
Sağlığında, getirken iyiydin de, sakat kalınca mı tavırları değişti?
Dün sevgiyle bakarken, bugün saygıyı mı unuttu?
Her yaptığın yanlış, her söylediğin suç mu oldu?
Yuvadaki yerin mi değişti, bir köşeye mi atıldın?
Ben konuştukça o dinledi, dinledikçe gözleri yaşardı, sonra yaşlar sel oldu, aktı.
Sanki söylediklerimi anlarmış da derdiyle derdime dert katmak istemezmiş gibi, baktı, baktı, baktı, sonra pıııırrr diye uçtu, gitti.
’’Engelli güvercin’’ beni dertlerimle yalnız bırakıverdi.