Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
Fuat Türker
Fuat Türker

Haset İnsanı Ezer, Yakar, Mahveder!

Yorum

Haset İnsanı Ezer, Yakar, Mahveder!

1

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1068

Okunma

Haset İnsanı Ezer, Yakar, Mahveder!

Haset İnsanı Ezer, Yakar, Mahveder!

Kur’an’da bildirildiği üzere nefisler kıskançlığa ve bencil tutkulara hazır yaratılmıştır. İnsan ise, nefsindeki diğer tüm kötü özellikler gibi, kıskançlık duygusundan da arınmakla sorumludur. Kıskançlık, haset ve rekabet hırsı gibi kötü ahlâk özellikleriyle mücadele etmediği ve arınmadığı takdirde, Allah’ın emrettiği ahlâkı yaşayabilmesi ve O’nun hoşnutluğunu kazanabilmesi mümkün olmaz. Azgınlık ve haset duyguları öylesine tehlikelidir ki, insanları sapkınlığa kadar götürebilmektedir. Kur’an’da, kendilerine hak kitaplar ve apaçık ayetler geldiği halde, Allah’ın dosdoğru yolundan sapmış olan insanlardan söz edilir:

İnsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdi ve beraberlerinde, insanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konusunda, aralarında hüküm vermek üzere hak kitaplar indirdi. Oysa kendilerine apaçık ayetler geldikten sonra, birbirlerine karşı olan ’azgınlık ve kıskançlıkları’ yüzünden anlaşmazlığa düşenler, o, (Kitap) verilenlerden başkası değildir. Böylece Allah, iman edenleri, hakkında ayrılığa düştükleri gerçeğe Kendi izniyle eriştirdi. Allah, kimi dilerse onu doğruya yöneltir. (Bakara Suresi, 213)

Ayette haber verilen durum, kıskançlığın sebep olabileceği zararların boyutunu göstermesi yönünden çok önemlidir. Kıskançlık sebebiyle âdeta şuuru kapanan insan, doğru olan yolu bildiği halde yanlış yola sapabilmektedir. Kıskançlık ve rekabet duygularının esiri olan kişinin akılcı düşünebilmesi imkânsızlaşmakta, Kur’an’a ters düşen davranışlar sergilemektedir. Sonuçta; aklı ve vicdanı devreden çıkan kişi, şeytani özelliklere sahip nefsine yenik düşmüştür. Bu durum da onun samimiyetten uzaklaşmasına sebep olacaktır.

Kıskançlığın ve rekabet duygularının dünyevi değerlere dayandığı oldukça açıktır. Çoğu insan başkalarının sahip olduğu maddi ya da manevi değerleri kıskanır ve rekabete kalkışır.

Müminler ise dünya hayatının metaına ve çıkarlarına asla değer vermezler. Çünkü maddi ya da manevi tüm nimetleri Allah vermektedir ve dilerse hepsini geri alabilir. Mümin, Allah’ın verdiği nimetlere şükreder, hiçbirine tutku duymaz ve tümünü yine O’nun yolunda kullanır. Çünkü iman eden insan, geçici ve yok olacak olan bu nimetlerin, kıskanılacak ve hırs yapılacak şeyler olmadığının bilincindedir. Allah bu nimetlerden herhangi birini, bir başkasına daha fazla verdiğinde ise, "Şüphesiz benim Rabbim rızkı dilediğine genişletir-yayar ve kısar da. Ancak insanların çoğu bilmiyorlar." (Sebe’ Suresi, 36) inancıyla, ardındaki hikmetleri görmeye çalışır. Ayette haber verildiği üzere, çoğunluk bu gerçeği bilmemektedir, bilen ise yine Allah’ın sünneti gereği, az sayıda olan müminlerdir.

İnsanlara verilen bütün nimetler birer imtihan vesilesidir. İnsan, bunları ne şekilde kullandığıyla ve nimetlere nankörlük ya da şükür edip etmediğiyle sınanmaktadır. Bu nedenle dünya hayatının geçici bir imtihan mekânı olarak yaratıldığının bilincinde olan insan, dünyanın bu yok olacak süslerine karşı kıskançlığa kapılmaz. Zenginliği, güzelliği ya da ailesi nedeniyle bir insana karşı kıskançlık duymak , “Şu halde onların malları ve çocukları seni imrendirmesin…” (Tevbe Suresi, 55) ayetiyle belirtildiği üzere din ahlakına uygun değildir.

Zaten Kur’an ahlâkını yaşayan insan, ahirette dünyadakilerle kıyaslanamayacak kadar mükemmel nimetlerin kendisine verileceğini umut eder. Rabbimiz tüm güzellikleri, Kendisinden sakınan ve rızasını arayan kulları için hazırlamıştır. Ancak bütün nimetlerin gerçek sahibinin Allah olduğundan habersiz kimseler, kıskançlık ve rekabet gibi duyguları çok sıklıkla yaşarlar.

İman eden insan, bir başkasının sahip olduğu güzel ahlâk özelliklerini de kıskanmaz. Kıskançlıktan ve hasetten kaçınan müminin hissettiği, yalnızca ‘gıpta’dır. Gıpta etmek, karşısındaki insanı rakip görmesini gerektirmez.

Bediüzzaman haset duygusunun öncelikle haset edeni ezdiğini, mahvettiğini, yaktığını söyler. Hasedin çaresini de şöyle ifade eder; Hâsid adam, haset ettiği şeylerin âkıbetini düşünsün. Tâ anlasın ki, rakibinde olan dünyevî hüsün(güzellik) ve kuvvet ve mertebe ve servet, fânidir, muvakkattir(gelip geçicidir). Faidesi az, zahmeti çoktur. Eğer uhrevî meziyetler(ahirete ait üstün özellikler) ise, zaten onlarda haset olamaz. Eğer onlarda dahi haset yapsa, ya kendisi riyâkârdır(gösterişçi, ikiyüzlüdür); âhiret malını dünyada mahvetmek ister. Veyahut mahsûdu(haset edileni) riyâkâr zanneder, haksızlık eder, zulmeder. (Mektûbat, 22. Mektup)

Kur’an ayetindeki “hayırlarda yarışınız" hükmü gereğince, her mümin Allah’ın sevgisini ve rızasının en çoğunu kazanmak için çaba gösterir. Ancak bu Rahmanî bir yarıştır, dünya hayatındaki menfaat savaşıyla uzak- yakın hiçbir ilgisi yoktur. Bu yarışta amaçlanan hedef, Rabbimize yakınlaşmaktır. Ve samimi müminler bu yarışta diğer müminlerin de Allah’ın sevgisini kazanabilmeleri için dua ederler. Bilirler ki Allah yolunda aştıkları her vâdi, onları Rablerine daha da yaklaştıracaktır:

Küçük, büyük infak ettikleri her nafaka ve (Allah yolunda) aştıkları her vadi, mutlaka Allah’ın yaptıklarının daha güzeliyle onlara karşılığını vermesi için, (bunlar) onlar adına yazılmıştır. (Tevbe Suresi, 121)

Not: Yarın Hicrî yeni yıl. Tüm arkadaşlarımın yeni yılını kutluyorum. Rabbim hakikate hicret edenlerden kılsın.


Fuat Türker

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Haset insanı ezer, yakar, mahveder! Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Haset insanı ezer, yakar, mahveder! yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Haset İnsanı Ezer, Yakar, Mahveder! yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
erolabi
erolabi, @erolabi
15.11.2012 08:21:16
Sizin de yeni yılınızı kutlar insanlık ailesine saadet getirmesini dilerim.
Yazınız ders gibi hocam.
Sağolun.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL