5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
667
Okunma
60 lı yıllarda ben ilkokul 4.üncü sınıfa gidiyordum. Asuman Hanım diye genç ve idealist güzel bir öğretmenim vardı. Yurttaşlık Bilgisi dersinde bizi mahkemeye götürdü.”Çocuklar çok sessiz ve uslu olun beni mahcup etmeyin“dedi. O gün konu iki arkadaş rıhtımda esrar içerken yakalanmışlar .Birisi içiciymiş her zaman içermiş . O gün arkadaşına çok ısrar etmiş dene bir kere diye .O da bir kereyle bir şey olmaz diye almış.Olacak buya yakalanmışlar. O celse karar celsesiymiş. Hakim ikisine de aynı cezayı verdi.Ne kadar olduğunu hatırlamıyorum. Birisine para cezası da verdi.Çünkü onun üstünde esrarda bulunmuş.Askerler suçluları aldı götürdü. Hakim bey bize döndü “çocuklar soracak bir şeyiz var mı " dedi. Herkes sus pus olmuştu. Hemen parmak kaldırdım. “Söyle kızım “ dedi. Ayağa kalktım “Hakim amca biraz haksızlık oldu arkadaşını kırmamak için içmiş ne olur ona çok ceza verme” dedim. Gülmemek için çabaladığını gördüm. Kafasını kaldırdı bana “ Senin çok sevdiğin bir arkadaşın sana gel beraber şu kuyuya atlayalım dese atlarmısın” dedi.”Hayır” dedim.”Onunda hayır demesi lazımdı çünkü yaptıklarının iyi bir şey olmadığını ikisi de biliyor” dedi. Kara kitap öyle diyor diye devam etti “Söyle bakıyım sen büyüyünce ne olmak istiyorsun bakıyım” dedi. “Öğretmen” dedim. Kafasını iki yana sallayarak “ hayır sen avukat ol ,seninle mahkemeleşmek çok güzel olur” dedi.Ben ne öğretmen ne de avukat olabildim. İçinde bulunduğum şartlar buna müsait değildi ne yazık ki.