2
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1215
Okunma

kül rengi bir kuşun sedef gagası devşiriyor tuz buz olmuş ergin umudu
ağdalı uyakların yapışkan çekiciliğinde ince oyma şiir döşemeli
eriyen ilkkar iççekmeleri harflerin yansız dingin sesinde
akköpükler yırtıyor uzaktan tirşe denizi
ardından…
sert yüzlü kayaların sunağında kuruyan benliği
gereksinmiyor bir Kafka daha olsun
birlikteliğin kesik damarlarında çocuk ağlaması
her dem göğünün konuğu kuğurdar beyza güvercinleri
çöreklenmiş dipsuyu düşlerinde
çakmaktaşı sezinlediği kalabilirdi…
henüz şiirden papatyalar gözağrısı değildi
oysa diz çöküp duanın sağanağına düğümlendi öpülmeyen dudaklarında seher vakti yalnızlığı
balçıkta kardelenin günbatımı burukluğu
ateşin ahını yine soğuttu
kenarı ince çiğ kahır aşığı kadehi
bir gün daha bitti gelmedi…
kapıyı kitledi ellerine toz bakır bulaştı
aşk içini acıttı
bekledi yine de
ah
"seni seveni zehir olsa da yut,
seni sevmeyeni
bal olsa da unut!"
gönül gençyılmaz