Dingin iklimlerin esintisini getirir iklimimize buğulu bardaklar. İnceliğin ve zarafetin nazenin elçileri onlar. Elif parmaklı güzellerin ellerine de nasırlı ellere de yakışırlar. Dudaklar onların buselerine teşnedir. Her biri berrak bakışlarıyla aydınlatır gözleri. Buğulu zamanlarda boy gösteren albenili nihaller hepsi de.

Yudum yudum yol alırız o efsane güzellerle hazzın coğrafyasına. Yolculuk sırasında buğulu hayaller kurarız. Hayalimizde bir naz gülü açılır.Demliğin ve çaydanlığın dostluğuna biz de dahil oluruz. Semaverle aşinalığımız sürer emr-i Hak vaki olana kadar. Her yudum bir ünsiyetin simgesidir zarafet elçileri ile.

Huzur ve sükun yurduna yol alan ipek yeleli atlarla yol alırız hayalimizde. İç sıkıntılarımıza bir imbat gibi gelir demliğin buğusu. Hayalimizde kırımızı ile mavinin kucaklaşmasına şahit oluruz. Gökyüzü, özgürlük bestesi yapar gönlümüz eşlik eder o besteye.

Demliğin rüyasını tabir eder billurdan kelimeler. Buğulu cümlelerin şerhini yaparız gönül gönle. Gönlümüze bir gül nefeslinin yalımı düşer. Nefesimize çayın ıtırı karışır. Naz yurdunun berrak bakışlı perileri gülümser bize bardaklardan. Bağlanırız o nazeninlere içtenlikle.

Zarafet elçileri, içten merhabalarıyle tarifini ve tasvifini yapamadığımız nice hoş duygular yaşatır bize. Buğulu merhabadan berrak tebessümlere açılır kapı. Kapıdan destursuz girilmeyeceğini biliriz. Dudaklarımızda nahif bir tebessümle selâmlarız ince bellileri. Nefasetle zarafetin harmanlandığı iklimde mesrur, mütebessim yudumlarız çaylarımızı.
Ankara, 02.10.2012 İ.K