2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
724
Okunma

Çay suretli periyle hem dem olalı, çaydanlığın dışındaki is Leyla’nın gözündeki kudret sürmesi mesabesinde gözümde. Artık isli çaydanlığın gönlümüzde ayrı bir yeri var. Sadece bizim yanımızda değil, baş eğdiği ince belli nazeninlerin yanında da itibarlı isli çaydanlık. İsli çaydanlığın demlikle imecesi zarafet ve letafet kapısını açıyor, sayelerinde merhaba diyoruz berrak tebessümlü, billur tenlilere.
Bir buğulu mevsimin kollarında, huzur ve sükunun nahif nefesini hissediyoruz dudaklarımızda. Alçak gönüllü demlerin has bahçesinde nice çiçekler açıyor katmer katmer. Çayın rengi ve ahengi çaydanlığın isinden ilham mı alıyor ne? Demliğin sinesinde dinlenen kara çay leylin koynunda Leyla misali ıtırını ve usaresini sunuyor suya. Camdan saraylar kokusuyla rengiyle o leylayı bekliyor dört gözle. Çay dolu bardaklar nakış oluyor huzur demlerine. Zaman ipekten bir yaşmağa bürünüyor.
Zamanı nefesiyle güzelleştiren billur tenli, cam bardağa ayrı bir albeni katıyor. Güne çayla başlamak hazzın rüknünü yerine getirmek diye geçiyor kayıtlara. Her yudum “yârin dudağından getirilmiş bir katre alevle” aşık atıyor. Su çaya keserken demlikte zaman nice gizemli hâllere giriyor. Çayla zamanı anlamlı kılıyor, çay seremonisine katılanlar. İçen de hazırlayanda anılar sayfasına çayla imza atıyor.
Acaba diyorum, çay zamanın rüyasına giren efsaneler perisi mi. Bu düşü yormak dudaklara mı düşüyor… Her ne olursa olsun. Bu rüya bize hep hoş geliyor. Daldığımız billur uykudan uyanmak istemiyoruz. Çaydanlığımızın isini bile seviyoruz…
Ankara01.10.2012 İ.K