DEVLET DEMİR
YOLLARI

Bu yıl eylül ayının başlarında trenle ailece bir Ankara yolculuğumuz oldu. Bize ‘’ O kadar uzun yolculuğun kahrı hiç trende çekilir m?i’’ dediler. Ama bizim ful men kompartımanda güzel bir yolculuğumuz oldu. Zira geniş koltuklar, devamlı çalışan havalandırma sistemleri, geniş koridor ve dahası otobüsle yarı fiyatı.
O zaman diliminde okulların açılma dönemine rastladığından uçak ve otobüslerde yer bulunmuyor, bir sonraki günlere bilet alınabiliyordu. Ne yazık ki buna rağmen yinede 60 ar kişilik kompartımanlarda ancak 15, 20 kişi bulunuyordu.
Neden insanlar bu kadar aceleciler, bir gün iki gün ertenmeye razılar da Erzincan Ankara arasındaki sadece 6 saate razı değiller. Hatta maddi sıkıntısı olanlar, zamanı geniş olanlar veya geziye çıkan insanlar dahi nedense böyle güzel bir yolculuğu tercih etmiyorlar.
Yolculuğumuz esnasında trende çok sayıda gençler gördüm. Öğrendim ki, bu gençler ray okulunu ve kurslarını tamamlamışlar, her biri tahsis edilen bölgelerine bırakılıyorlardı. Düşünüyorum da her bir genç yeni kimliğine bürünecek, maaş alacaklar ve evlenip yuva kurup yeni bir hayata kavuşacaklar. Bu kurum çalışanlarının cari harcamalarını, yatırım ve transfer harcamalarını yolculardan ve devletten aldığı gelirlerle karşılayacaktır. Bir grevli ile konuştum her yıl D.D.Y. rının açık verdiğini söylüyordu.
Bu gün hızla hızlı tren faaliyetleri devreye girmektedir, lakin D.D.Y. da normal trenlerde yolcunun beğeni ve tercihini kazanması için zaman kısalmasını ön plana çıkarmalıdır. Bu hususta ekspresler sadece şehirlerde durmalıdır. Böylelikle zaman kısalması olacağı gibi büyük miktarda yakıt tasarrufu ve tercih talebi de artacaktır. Şehirlerarasında, batı illeri arasında olduğu gibi doğu ve güney doğu illerinde de daha düzenli ve sıklıkla çalışan baniliye trenleri ile ihtiyacı karşılamalıdır. Böylelikle ilçeler arasında hareket ve yoğunluk sağlanmış olacaktır.
Bu hususta milli servetlerimizi korumalıyız, yaşatmalıyız Keza hangi konumda olursa olsun bizimde tercih etmek suretiyle karınca kararınca katkımız olmalıdır.

Mustafa CEYHUN