6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1237
Okunma
Çevreme baktığımda olsun, okuduğum dergi ve gazetelerde olsun güzel Türkçemizin ne hallere getirildiğini gördükçe deyim yerindeyse çıldırıyorum. Yeri geldikçe ve her fırsat bulduğumda bu konuya değinerek kendimi normale döndürmeye çalışıyorum.
Sizlerde başlığımı okuduğunuzda biran şaşkınlık yaşadığınızı hissettim. Şu örnekleri sıraladığımda rahatsızlık duymamın nedenlerini sizde anlayacak ve benim gibi düşüneceksiniz.
Günlük konuşmalarını yapan en üst büyüklerimizin yabancı kelimelerle süslü konuşmalarını çoğu zaman anlamamaktayız. Ya Osmanlıca lügatlerinde kalmış kelimelerle yada yabancı dillerden uyarlanan kelimelerle süslerler konuşmalarını. Böylece çok zengin bir kelime haznesiyle çıkarlar karşımıza. Bunu yapanlar sadece büyüklerimiz değil televizyonlarımızda konuşmacı olarak davet edilenlerde yapmakta, gazetelerimizde köşe yazarlığı yapanlarda yapmakta. Hele hele günlük yaşamımızda pazarlama birimlerimiz türettikleri ilginç isimler ve kelimelerle ilgi odağı olmayı başarmaktalar.
Okuma özürlü bir ülke insanları olarak, okuduklarımızdan ve duyduklarımızdan fazlaca etkilenmemekteyiz. Bir kulağımızdan girip diğerinden çıkar örneği uslarımızda yer etmemekte hiç biri.
Şimdi bu ilginç kelimelerden bazılarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu örneklediğim kelimeleri aslında hepiniz biliyorsunuz yabancı değilsiniz ama ben yinede bir kez daha anımsatmak istedim.
TÜRKÇE = TURKCHE, PAŞA = PASHA, YEŞİL=YESHİLL,
SAATÇI = SAATCHI, EFENDİ = EFENDY.
Bunlar sadece birkaç örnekti. Daha fazla yazmanın gereği yok çünkü hepimizin gördüğü, değişik yerlerde okuduğu kelimeler bunlar.
EN GÜZEL TÜRKÇE BENİM TURKCHE’M ! Diye başlık attığımda sakın ola bende o tür insanları onaylıyorum anlamı çıkmasın. Güzel Türkçemizin yozlaştırılmasına, yabancı kökenli kelimelerle karma olarak kullanılmasına hiç tahammülü olan birisi değilim.
Günlük yaşamımda elimden geldiğince gerçek Türkçemizi kullanmaya özen gösterdiğim gibi çevremdeki insanları da Türkçemize sahip çıkmaya zorlamaktayım.
Ne dersiniz Türkçemizi koruyabilecek miyiz?
Savaş ERDEM