Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Yadigar Ünver
Yadigar Ünver

BANA ÇOCUKLUĞUMU VER

Yorum

BANA ÇOCUKLUĞUMU VER

7

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

2721

Okunma

Okuduğunuz yazı 21.9.2012 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
BANA ÇOCUKLUĞUMU VER

BANA ÇOCUKLUĞUMU VER

Otobüste cam kenarında oturuyordu kadın. Başını yaslayacak bir omuz bulamayanlar içindi yolculuklarda cam kenarları .Ne zaman bir yolculuk düşse kaderine cam kenarlarını tercih etmesi bu yüzdendi. Sırf kendini yaşamak, yaşamı tüm karelerine sessizce ,gizlice büyük bir aşkla dahil oluvermek doyumsuz bir mutluluk veriyordu ona.
Hava, onun havasıydı. Çisil çisil yağan yağmur camlardan süzüldükçe tüm hücreleri ayaklanıyor ,içinden geçen onlarca sözcüğün hızına yetişemiyordu . Ruhuna bir dinginlik düşüyor, izlediği her damla bedeninin fay hatlarını harekete geçiriyor ,yıkmanın ötesinde yıkılmışlıklarını onarıyordu birden.
Sürekli dışarıyı seyrediyordu. Narenciye ve muz bahçeleri ile süslenmiş uçsuz bucaksız Akdeniz ovası farkında olmadan tek tek ele geçiriyordu onu. Yol ilerledikçe iç yolculuğunun da ilerlediğinin farkındaydı. Bütün anıları ayaklanmış gözlerini kıyısında raks ediyordu işte. Sağ tarafı çam ağaçlarıyla kaplı bir tepenin yanından geçerken yıllarca bu tepede odun kestiğini, onları sırtına yükleyip eve taşıdığını hatırladı. Reçine kokusunun eşlik ettiği zor zamanlardı .Odun keserken yere dökülmüş ıslak çam yapraklarına basınca bazen kayıp düşer, elindeki tahra bedeninde bir yerleri parçalar, kanatır buna rağmen ağlamazdı, ağlayamazdı.Kalkıp kanayan yere bir avuç toprak basar dindirirdi kanamayı. Kalkar işine devam ederdi, etmeliydi çünkü .Bu arada en sevdiği şey çalılıkların içinde bir dağ nergisi ya da kırmızı bir lale bulunca nasıl da mutlu olduğunu, tüm acıyan yanlarının birden çiçeklendiğini hatırladı. Sırtında taşıdığı odun yükünün altında sırtına batan budaklar umurunda olmazdı.Mecburdu…bir an öne kendini eve atmak ,sırtındaki yükten kurtulmak isterdi.
Portakal ,limon toplar, muz keserlerdi. Hiç bitmezdi ki buraların işi. Derin bir iç çekti. Ne çok çalışırdı bağda bahçede; tuhaf gelecek belki ;ama inşaatta bile çalışmıştı. Sabah ezanından önce kalkardı hep. Ahıra gidip hayvanları sağıp yemlerini verdikten sonra okula gittiği zamanlarda ilkokula gidiyordu henüz. Ellerine baktı birden o yaşlardaki ellerini hatırlayınca. Ne kadar farklıydılar şimdi. Her tarafı nasır tutmuş, üstü bir türlü kabuk tutmak bilmeyen yaraları görenlerin başını çevirişini kendisine acımaklı gözlerle bakıp yanından uzaklaşan insanları hatırladı. Onlar, o insanlar ne güzel kokarlardı. Kendisininse her sabah ahıra girdiği için tezek koktuğunu biliyordu. Gülümsedi kadın. Zafer dolu bir gülümseyişti bu. Yenilmemişti bunların hiçbirine. Yılmamıştı ,vazgeçmemişti. O,bir gün her şeyin çok güzel olacağına dair inancını hiç öldürmemişti yüreğinde.Bu inanç onun en büyük gücüydü. Okul bitecek, üniversiteyi mutlaka kazanacak ve buralara kimseye muhtaç olmayan, kendi ayakları üstünde ,hayatını kendi kazanan biri olarak dönecekti buralara. Evet şimdi buradaydı işte, hep hayal ettiği gibi. Üstelik ellerinde ufak tefek bir iki nasırdan başka nasır da kalmamıştı. Ellerinin üstündeki yaralar iyileşmişti iyileşmesine de yüreğindekiler durup durup kanayıveriyordu. İçinde yaşanmamış bir çocukluk tortusu otobüs virajları alırken çalkalanıyor ve göğsündeki boşluğu titretiyordu. Derin bir teslimiyetle başını yasladığı camlardan akan damlalar gözlerine sirayet ediyor göz sağanağına engel olamıyordu bir türlü.
Bir süre sonra başını çevirdiğinde Akdeniz’le kucaklaşan gözleri yaşlarını denize bağışlamıştı kimseler,kimsecikler görmesin diye. Şimdi yükselmeliydi deniz onu da içine alarak. Dalgalar göğsünden firar eden rüzgarla dövmeliydi sahili. O, yaz aylarında herkesin eğlenmek için girdiği denizde düşlerini yüzdürmüştü hep. Kağıttan ,ya da ağaç dallarından sallar ,gemiler yapmış onlara binip uzaklara kaçmıştı yıllarca. Şimdi bundan çok daha ötesini yapabilirdi. Gözlerinden akanlar acı değildi artık zehir değildi.
Bir anda yanı başında biten muavinin sesiyle irkildi.’’Sanırım burada inecektiniz .’’dedi Muavin kendisine.Dalgınlığını fark ettirmemeye çalışarak’’Evet.’’ dedi kadın.
Bavulunu alıp çantasını omzuna taktığında derin derin nefes aldı kadın ve fısıldadı:’’Ey çocukluğumu toprak yollarında bıraktığım reçine kokulu şehir…Sana geldim,sendeki çocukluğumu almaya geldim.Biliyor musun…bana çocukluğumu verirsen büyüyeceğim.

İçdökümü güne taşıyarak onurlandıran seçki kuruluna teşekkürlerimle...


Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Bana çocukluğumu ver Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Bana çocukluğumu ver yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BANA ÇOCUKLUĞUMU VER yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
KÜLLİYAT
KÜLLİYAT, @kulliyat
23.9.2012 11:56:43
Ne diyim Arkadaşım gözümdeki yaşlarla okudum Yüce RABBİM o kadar büyükki ne konumda olursak olalım nerelere gelirsek gelelim aklımız ölene kadar çocukluğumuzda tutuklu Emeğine sağlık canım sevgimle ♥ ♥ ♥
Davidoff
Davidoff, @davidoff
22.9.2012 23:29:42
"Başını yaslayacak bir omuz bulamayanlar içindi yolculuklarda cam kenarları."

Doğru mu, sanırım arkamıza baktığımız zaman cam kenarları ve biletler bize gülümsüyor. Neden mi ? Yazı kıssadan hisse.

Uzun uzun yoruma gerek yok gibi, öyle güzel bir öykü hatta öykü bile değil, hepimizin adına pencere önüne dayanmış dantel bir yastık ki bu... Söylenecek başka söz yok.


Kutlarım.








@DAĞÇİÇEĞİ@
@DAĞÇİÇEĞİ@, @-dagcicegi-
22.9.2012 15:17:34
Ne çok hüzündü ağlattın beni yazı :(((

saygımla selamlıyorum ,yüreğiniz sağolsun...
Etkili Yorum
Zümra Zen
Zümra Zen, @zumrazen
22.9.2012 11:47:12
Bilemedik bilemedik kıymetini..Çocukken hep büyümek istedik büyüyünce her şeyin güzel olacağını düşündük istediğimizi yapabilecek kendi ayaklarımız üzerinde duracaktık. Büyüdük büyümesine mutlu olmayı beceremedik.

Küçükken bir sakızla, bir şekerle mutlu olan biz büyüdük yetinmedik, yetinmeyi bilemedik. Hep daha fazla derken yaşamayı unuttuk. Küçük şeylerle mutlu olmadık..

Belki çocuktuk düşüyorduk kalkıyorduk dizlerimiz acıyordu ama yüreğimiz acımıyordu. Masumduk saftık yetiniyorduk

Bu cümle çok acıttı.."Sana geldim,sendeki çocukluğumu alma geldim.Biliyor musun…bana çocukluğumu verirsen büyüyeceğim."

Giden gelmez, gelen kalmaz ne varsa uçup gidiyor bir an sonrası meçhul ölümlü dünya da en güzel anılar çocuklukta saklı.


Güzeldi, duygu yüklüydü, yüreğinize sağlık..
FARUK ANBARCIOĞLU
FARUK ANBARCIOĞLU, @farukanbarcioglu
22.9.2012 02:21:07
TEBRİKLER YADİGAR HOCAM...ŞİİRDEKİ DUYGU VE YAZIM GÜCÜNÜZÜ BU SEVİMLİ KISA YAZINIZA DA AKTARMIŞSINIZ..DEVAMI DİLEKLERİMLE..SELAM VE SEVGİ..
handan akbaş
handan akbaş, @handanakbas
22.9.2012 01:17:45
Tebrikler bu duygu dolu satırların yazarına, güne yakışan nitelikte, selam ve saygılar.
yagmurdamlasıı
yagmurdamlasıı, @yagmurdamlasii
21.9.2012 19:45:53
10 puan verdi
çok güzeldi. heleki son cümleler çok duygu yüklüydü kaleminiz daim olsun sevgili Yadigar Ünver emeğinize sağlık.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL