Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Fuat Türker
Fuat Türker

Nefsime İnat!

Yorum

Nefsime İnat!

2

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1278

Okunma

Nefsime İnat!

Nefsime İnat!

İnfak, Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için yapılan harcama ve yine nefse zor gelen önemli bir ibadet. İsrafa ve gösterişe kaçmaksızın kişisel ihtiyaçlar karşılandıktan sonra elde kalanın bağışlanması. Yalnızca O’nun rızası amaçlanarak, sevilen şeylerden vermek, insanı manevi kirlerinden arındırır.

Mülkün gerçek sahibi Allah’tır. Sahip olduklarımız da gerçekte Allah’a aittir, O’nun verdiği emanetlerdir. Bu gerçek ortadayken vermemek ise Rabb’imin emanetine ihanet olur.

İnfak, maddi manevi her şeyi paylaşmaktır. Bağışlanabilen her şey infaktır. Sevilmeyen, beğenilmeyen şeyleri vermek ise Allah Katında beğenilmeyen bir davranıştır. "Ey iman edenler, kazandıklarınızın iyi olanından ve sizin için yerden bitirdiklerimizden infak edin. Kendinizin göz yummadan alamayacağınız bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın..." (Bakara Suresi, 267) buyurur Allah. Yalnızca infak etmiş olmak amacıyla yapılıyorsa, infakın hiçbir kazancı olmaz.

Ki tam aksine Allah, "Sevdiğiniz şeylerden infak edinceye kadar asla iyiliğe eremezsiniz. Her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir." (Ali İmran Suresi, 92) ifadesi ile nefsimize zor gelse de sevdiğimiz şeyleri infak etmemizi emreder. İnfak bu sebeple de iman sahipleri için Allah Katında gerçekten bir yakınlaşma ve O’nun rahmetini kazanmanın yoludur.

Ancak insan nefsi bazı kötü ahlak özelliklerine yatkın yaratılmış. Bunlardan biri de bencillik. Nefsini terbiye etmediği takdirde, bencillik insanın tüm hayatına hakim olabilir. Bencil kişi, herkesten fazla kendini hatta sadece kendini, rahatını ve çıkarlarını düşünür. En iyiyi, en güzeli, en mükemmeli kendisi için ister. Herkesten anlayış ve fedakârlık bekler. Yaşadığı bir zorlukta yakınlarının, kendisi için her türlü sıkıntıyı göze almalarını, her şeye rağmen kendisine destek olmalarını bekler. Yalnızca kendisine gelecek bir zararı fark ettiğinde, değer verdiği şeyleri gözden çıkarır. Bu kuşkusuz nefsanî bir zayıflıktır.

Malı yığıp biriktirmek ve ihtiyacı olanlara vermemek, dünyevi çıkarları ahiretten önde tutmaktır. Böyle davranan insan gelecek endişesi taşıyor ve Allah’a güvenip dayanmıyor demektir. İnsana yoksul kalma korkusu telkin eder şeytan, ancak aslında onun adımlarını takip etmek insanı kayba götürür.

Yalnız maddi değil, manevi olan şeyleri de infak edebiliriz. Bollukta da darlıkta da sevgi ve şefkat göstermek, merhamet etmek, bağışlamak, Müslümanın kalbine sevinç koymak infaktır. Müslümanlara neşe ve şevk sunmalı, gönül açıcı güzel sözler söylemeli. Vesvese ve kuruntu verecek, tedirgin edecek sözlerden kaçınmalı.

Samimi bir kalple sunulan nimetlere şükrettiğimizde, Allah vaadini yerine getirir, bahşettiği nimet ve güzellikleri artırır. Bize düşen, güzel bir ahlâk göstererek yolda kalmışla, yetimle ve ihtiyaç içindekilerle nimetlerimizi paylaşmaktır. Yığmak için değil, vermek için istemektir.

"Fakirleri seviniz ve onlara yakın olunuz. Siz onları severseniz, Allah da sizi sever. Siz onlara yakın olursanız, Allah da size yakın olur. Siz onları giydirirseniz, Allah da sizi giydirir. Siz onları yedirirseniz, Allah da sizi yedirir. Siz cömert olunuz ki, Allah Tealâ da size karşı cömert olsun." (Ramuz El Hadis, 1. Cilt)

Kazanmamız gereken ahlâk Medine’deki Ensar’ın üstün ahlâkıdır. Onlar, hicret edenleri severler ve kendilerinde bir ihtiyaç olsa bile kardeşlerini kendi nefislerine tercih ederler. Haşr Suresi’ndeki bu ayette Ensar övülür ve söz edilen “başkasını kendi nefsine tercih etme” ahlâk özelliğine “îsâr” denir.

Peygamber(asm) döneminde hicretin ilk yılında açlıktan bayılmak üzere olan yoksul bir adam Resûlullah(asm)’ın huzuruna gelir. Efendimiz(asm) ashabına, “bu adamı misafir edip doyuracak kim var?” diye sorar. Ensar’dan bir zat ayağa kalkar, “Ben varım ey Allah Resulü” der ve adamı alıp evine götürür.

Ancak evde karısının küçük çocukları için ayırdığı yemekten başka yiyecek yoktur. Eşi, çocuğu yemekten önce uyutur ve onun yemeğini misafirlerine sunarlar.
Bizler Ensar’ın bu üstün ahlâkını ne kadar yaşayabiliyoruz, tevilde bulunmadan kendimizi gözden geçirmeli değil miyiz?..

Allahım! Senin istediğin şey için canımın istediğini terk ediyorum! Sen ne ile hoşnut olursan ben de onunla hoşnut olurum, nefsime inat!


Fuat Türker



Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Nefsime inat! Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Nefsime inat! yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Nefsime İnat! yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
M. Efruz Sermeda
M. Efruz Sermeda, @m-efruzsermeda
19.9.2012 16:51:14
10 puan verdi
Bu yazı da bir infak değil mi..

Allahu Teala kabul eylesin.
Ruken Bilici
Ruken Bilici , @rukenbilici
19.9.2012 15:51:48
Çekil Ey nefsim çekil , Hakikate perdesin ... Hakikat başka yerde sen bambaşka yerdesin ... " N.F.K.

saygılar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL