Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
lutfikup
lutfikup

Çocukluğumun Bayramı

Yorum

Çocukluğumun Bayramı

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

927

Okunma

Çocukluğumun Bayramı


Yazan Lütfi KÜPELİ

O gün bayramdı. Sokaklarda renge renk giyinmiş çocuklar köy camisine doğru bir neşeyle ilerliyorlar, ellerindeki şeker torbalarını bir birlerine göstererek cami cemaatinin bayram namazından çıkmasını bekliyorlardı. Bunlardan biri de bendim.
Bayramlığımı taa ramazan ayı içerisinde hazırlatmıştım. Ağabeyimin eski kareli gömleğini annem bana göre küçültmüş, birde siyah şalvar dikmişti. Babamın aldığı Adidas 78/79 yazan siyah lastik kramponları da unutmamak gerekir.
Ev hali akşamleyin teravihe gittikten sonra, sonu dayakla bitse dahi hemen yüklüğün üzerindeki yatakları devirir, annemin ceviz ağacından yapılma çeyiz sandığında sakladığı bayramlıklarımın yerinde durup durmadığına bakardım.
İşte beklediğim günde gelmiş, sabahın erken saatlerinde uyanmış, bayramlıklarımı giymiş, neşe içerisinde köyün tek camisinin yolunu tutmuştum. Yaşımın küçük olması, benden büyük ağabeyimin de sakat olmasından dolayı benim her bayramda köyün diğer çocuklardan dayak yememe sebep olurdu. Ben yinede yediğim dayağa aldırmaz, camiinin dar avlusunda halkalar oluşturmuş, büyüklerin ellerini öpmek için diğer çocuklarla adeta yarış ederdim. Fakat öptüğüm elin sahibinin şeker verip vermediğini titizlikle kontrol eder, şekeri aldıktan sonra başka el öpmek için ilerlerdim. Cami avlusunda işimiz bitmişti. Cami avlusundan köyün tozlu yollarına dağılıp itişe kalkışa, adeta bir balık sürüsü gibi o ev senin bu ev benim dağılıyor, şekerleri aldıktan sonra diğer eve gidiyorduk. Kısa sürede yukarı mahalle bitmiş, aşağı yani köyü ikiye ayıran ve adına E-28 denilen yolun aşağı kısmı kalmıştı. Asfalt yolu ne rahat geçmiştik. Sanki bu gün hiç araba geçmiyor gibiydi. Ağabeyimin ayağı da bu yoldan sakat kalmıştı. Karşıdan karşıya geçerken bacağının biri taksinin altında kalmış doktorlar da ‘kangren olur’ diyerek kesmişlerdi. Oysa şimdi o araba vızıltısından eser yoktu. Hatta köyün köpeği Çomar bile bu gün ne insanlara havlıyor, nede tavuk, kedi kovalıyordu. İki ön ayağını ileriye uzatmış, kafasını iki ayağının ortasına koymuş yanından geçen insan topluluklarına bakıyordu.
Şeker toplama işi bitmişti benim de şeker torbam bayağı şekerle dolmuş, hatta gömleğimin cebinde bir miktar da para birikmişti. Ben kâğıtlı şekerleri şalvarımın iki cebine, paraları gömleğimin yaka cebine, leblebili ve somuracak şekerleri de şeker torbama doldurmuştum.
Bu kadar şeker toplamama rağmen hiç şeker yemiyor, yarın okulda canım meşrubat, tatlı, meyve suyu, çekirdek, leblebi veya başka bir şey yiyen olurda benim de canım çekerse ben de o zaman evden getirdiğim şekerin birini yiyecek ve köyün zenginlerinden olan Cabbar ağanın oğlu Kerim’in ağzının şapırtısını dinlemeyecek onun pis şakalarına adet olmayacaktım.
Elimdeki şeker torbamla eve doğru geliyordum ki karşımda Kerim’i gördüm, her gördüğü yerde bana hakaret eden, dövmeye kalkan Kerim, beni ve elimdeki şeker torbamı görünce tombul suratı renkten renge girdi. Ben bu gün bayram bir şey yapmaz diye düşünüyordum ki, iri vücuduyla beni yolun kenarındaki taş duvarın üstüne itti ve elimdeki şeker torbamı da aldı. Ağlamaya başladım belki acır verir diye ama o acımak yerine daha üzerime geliyor hakaretlerin bini bir paraya, küfürler ağız dolusu salyalarıyla birlikte çıkıyordu artık ağlamayı bırakmıştım sabırım da taşmıştı biraz geriye doğru çekildim yere eğilerek bir taş aldım fırlattım…
Attığım taş hedefini hiç şaşırmadı gitti Kerim’in alnının ortasına değdi. Kerim “ahlaya puflaya” beni kovalamaya başladı. Eve soluk soluğa yetiştim. Hemen odanın birine saklandım ve pencerenin arkasından avluyu dikizlemeye başladım.
Biraz sonra kafasını tuta tuta elinde şeker torbamla Kerim geldi. Evin sofasında komşumuz Neslihan teyze ile oturan anneme bir şeyler söyledi. Şeker torbamı bırakıp geldiği gibi kafasını tuta tuta gitti. Tabi annem de beni dinlemeden eline geçirdiği maşa ile tartaklamaya bir yandan da “elin oğlunun bayram günü kafasın kır, sonra da kaç eve gel bayram oluşuna dua et yoksa temiz bir terbiyeye ihtiyacın var” dedi. Tabi haksız yine mazlum, haklı ise zalim olmuştu. Ne zaman bayram gelse ve ben bir köye gitsem çocukluğumun bayramı gelir aklıma…..

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Çocukluğumun bayramı Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Çocukluğumun bayramı yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Çocukluğumun Bayramı yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
Paylaş
YAZI KÜNYE
Tarih:
17.8.2012 15:56:18
Beğeni:
0
Okunma:
927
Yorum:
0
BEĞENENLER
POPÜLER YAZILARI
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL