Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Ha
Hasan Hüseyin Tokuş

MERHABA EY VEFA!

Yorum

MERHABA EY VEFA!

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

921

Okunma

MERHABA EY VEFA!

Eski den hal ehli zatlar bir yerden bir yere giderken devamlı kullandıkları yoldan daha kestirme bir yol açılsa bile o eski yolu terk etmez, soranlara da korkuyorum ki daima kullandığım bı yola vefasızlık etmiş olurum da böyle böyle vefasızlık ben de huy olur, der o eski yolu kullanmaya devam ederlermiş.

Ne yazık ki çağın en amansız hastalıkların dan biri olan vefasızlık gündelik hayatımıza öylesine yerleşmiş ve biz onunla öyle ünsiyet kesp etmişiz ki vefayı, vefalı olmayı unutmuşuz, hayatımızın gereklileri arasında silip atmışız. Yanılmıyorsam İslam Hukukunda da, hizmetin de kullanarak senin yanın da yaşlanıp, güçten, kuvvetten düşmüş yük hayvanlarının ölüme terk edilmeleri yasaklanmış, ölene kadar bakılmaları da emredilmiştir.

Dün dağa-taşa, kurda – kuşa vefa gösteren bizler bu gün rahatlıkla enfi-püften mazeretlerle en yakınlarımızı bile vefasızlığa mahkum ediyoruz. Hz. Aişe (ra) annemizden rivayeten buyuruyor ki : “ Allah’ın Resulüyle (sav) oturuyorduk. Yaşlı bir kadın ziyaretine geldi. Fazlaca rağbet, hürmet ve iltifat edince, Bu kadın kimdir ya Resuallah (sav) diye sordum. Aleyhisselatı vesselam efendimiz de bu kadın Haticenin sağlığın da bize gelir giderdi ya Aişe ! Ahde vefa imadandır “ diye buyurdu “ Vefa öyle bir güzel haslet ki değil hayatta olanlara ahirete göçenler için bile beklenen bir güzel huy.

Hiçbir şeye vefasızlığa mesnet ve mazeret teşkil ettirilemez. İnancımız elbette en çok din kardeşlerimize vefa göstermemizi tavsiye eder. Fakat aynı dini paylaşmasanız bile vefasızlık hoş görülemez. Vefa kanatları öylesine geniş bir Huma kuşu ki, dağı-taşı, dinliyi-dinsizi kısaca vefayı hak eden tüm varlığı bağrına basabilir. Zaten öylede olması inancımızın gereği değil’midir. Bakınız, Efendimiz (sav) min amcası Ebu Talip’in hanımı ölünce, Allah Resulü (sav) ona mübarek gömleğini giydirdi, kabrine girip uzandı, soranlara da : “ Bana Ebu Talip ten sonra bu kadın kadar iyiliği dokunan kimse yoktur. Bunun için gömleğimi ona kefen yaptım, kabre alışsın diye yanına biraz yattım “ diye buyuruyor.

Ey azizi kardeşlerim ! Vefayı görüyormuyuz ? Allah aşkına bizim vefa anlayışımızla hiç örtüşen bir yanı var mı ? Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırını sayanlar hakikaten tükendi mi ? Maalesef gündelik hayatlarımıza menfaatlerimiz yön veriyor. Vefa, şaiirin dediği gibi ne yazık ki İstanbul da bir semt adı olarak kaldı. Sevgilerimizde de, dostluklarımızda da ne yazık ki vefa dan eser yok. Etrafımız da yakinen şahit oluyoruz, vefa gibi güzel huyların öğretildiği cemaat ve cemiyetlerimizde bile vefanın adı yok. En garip vefasızlıklar oralar da görülüyor. “ Feeyne yezhebun, o halde nereye koşuyorsunuz …”
Evet dostlar ! o halde nereye koşuyoruz. Malumunuz Allah Resulü (sav) hicretin de Mekke’ nin dışına çıktığında, hasret, sevgi ve göz yaşlarıyla dönüp geriye bakıyor ve : “ Ey Mekke ( yani ey memleketim ) Vallah-i mecbur olmasaydım seni asla terk etmezdim “ dediği, hicretten sonra zaman, zaman Medine nin dışına çıkıp, doğduğu, yaşadığı ve her karışın da hatıraları olan Mekke ye doğru gözleri dolarak hasretle baktığı rivayet edilen Kainatın Efendisi (sav) Mekke feth edilince O’nun Mekke sevgisini yakinen bilen Ensar – Artık Resulullah(sav) bizimli dönmez; burada kalır – diye araların da fısıldaşırken, O vefa örneği, O zirvelerin ötesinde ki zirve şahsiyet(sav) “ Ey Ensar endişelenmeyin, üzülmeyin, bütün insanlar bir yöne gitse ben sizim gittiğiniz yöne gideceğim. “ diyerek hem Ensar’ın gönlüne su serpmiş hem de kıyamete kadar insanlığa, vefa uğruna şahsi istek, arzu ve menfaatler den vaz geçilmesi gerektiğini de göstermiştir.

İbn Ömer den(ra) rivayeten : O, yani efendimiz, önderimiz, örneğimiz (sav) buyuruyor : “ Kıyamet günü Allah öncekileri ve sonrakileri birleştirip topladığı zaman her vefasız için onu tanıtan bir bayrak dikilir ve bu falan oğlu falanın vefasızlığıdır denilir.”

Haydi gelin hayatımız dan kovduğumuz, çağ dışı kabul ettiğimiz,öfke ve ihtiraslarımıza kurban ettiğimiz vefaya vefa göstererek yeni den hem-hal olalım. Unutmayalım ki vefasızlık kadar kansız, çığlıksız insanlığı katleden bir katil yoktur. Vefasızlık gösterip VEFA’ yı öldürmeyelim.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Merhaba ey vefa! Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Merhaba ey vefa! yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
MERHABA EY VEFA! yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL