16
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1642
Okunma

Bu sabah, imambayıldı yapmak için, bir sepet patlıcanı alaca soyup suya ıslatmıştım ki, hemen sağ tarafımdaki ofiste çalışan arkadaşım “Abla, postacı sana bir paket getirdi.” deyince elimi bile kurulamadan paketi almak için koştum. Paketin içinde ne olduğunu aşağı yukarı biliyordum. Önsezimde yanılmamışım. Paket, Bolu’daki arkadaşım, Nermin Kaçar’dan geliyordu.
Paketteki, beklediğim kitaptı. Heyecanla paketi açtım. Oysa bir sepet patlıcan kızartılmayı bekliyordu suyun içinde. Ama benim patlıcan falan görecek gözüm yoktu o an. Heyecanla sayfaları çevirmeye başladım. İlk okuduğum hikâye “Neredesin Meleğim” öyle çok etkilemişti ki beni, o hikâyenin roman olarak yazılmadığına hayıflandım kendi kendime.
Hikâyenin yarısına gelmiştim ki, öğleyin insanların başıma toplanıp benden yemek isteyecekleri aklıma geldi. Kitabı tezgâhın, kızartma tenceresini de ocağın üzerine koyduktan sonra, kitabı tekrar elime aldım. Mutfağa giren arkadaşlarım gülerek bana baksalar da benim bu halime az çok alışmışlardı. Ne de olsa on beş yıldır birlikte çalışıyorduk. Kızartma bittiğinde kitabın yarısı da bitmişti. Öyle akıcıydı ki, bir türlü elimden bırakmak istemiyordum.
Bir an duygulanıp ağladım. Nasıl ağlamam? Biz bu yola birlikte çıkmıştık. Birimiz bir öyküye başladığında, tıkandığı zaman diğerimiz ona fikir veriyor, yazdığımız konu hakkında saatlerce tartışabiliyorduk. Öyle ki, MNS den kamarayı açıp sesli çalışırken, benim yanımdaki divanda oturan kızımla, Nermin’in yanındaki divanda oturan kocası da ara sıra bizim açıkoturumumuza katılmadan edemiyorlardı. Kim ne derse desin, tam bir arkadaş dayanışması içinde, kıskançlık bilmeden çalışıyorduk. O günler aklıma gelir de nasıl ağlamam? Azmetmiştik. Yazı yazmayı, kurgu yapmayı öğrenecektik. Yazmak, bizim için yemek içmek kadar ihtiyaçtı çünkü. Ama bir gün kitap çıkaracağımızı hayal bile edemiyorduk. Bize çok uzak bir yol gibi geliyordu. Ama uzak değilmiş. Nermin’in kitabını elime alınca, azmin zaferini gözlerimle gördüm ve arkadaşımla bir kez daha gurur duydum.
Kitabın içeriği, birbirinden güzel sekiz öyküden oluşuyor.
İlk öykü, Meleğim; birbirini seven iki gencin aile baskısı yüzünden ayrılığı ve aradan geçen yirmi beş yıla rağmen aşklarının bitmeyişi ve bıkıp usanmadan aşkını arayan adam. Ve mutlu son!
İkinci öykü, Beyaz ölüm; bu hikâyede oldukça hazin… Kendisinin rızası alınmadan evlendirilen Fatma’nın hazin sonu… Bunu açıklamayacağım çünkü okurken beni ağlattı. Siz de kendiniz okuyun.
Üçüncü öykü, Durak; bu öyküdeki karakterler, bir durakta çalışan taksiciler. Birbirleriyle çok iyi anlaşan bu arkadaşların yine birbirlerine yaptıkları, tabiri caizse eşek şakaları anlatılıyor.
Dördüncü öykü, kitabın adını alan, Hüzün Dalgaları; bu hikâyede oldukça hazin… İftiraya uğrayıp hapishaneye düşen bir genç kızın kendini temize çıkarma çabaları ve hapishanedeyken yaşadığı acı tatlı anılar.
Beşinci öykü, Kasaba tiftişi; bu öyküde, görev aşkıyla yanıp tutuşan bir müfettişin olayı yerinde incelemek için tozlu yolları nasıl tükettiği ve görev yerindeki ilk gecesi anlatılıyor. Bu öyküde geçen bir cümle beni fena halde güldürdü “Kamyonet, öksürüğe yakalanmış gibi sarsılarak ilerliyordu” ne güzel bir düşünceydi bu; kamyonun sarsılması öksüren bir insana benzetiliyordu.
Altıncı öykü, Nar Çiçeği; bu öyküde eski bir konağın hazin sonu anlatılıyordu. Öyle bir anlatmış ki yazar, öykünün sonunda enkazdan bahsetmese bir sanatçıyı anlatıyor sanırsınız.
Yedinci öykü, Şaka Kurbanı; bu öyküde, yine şakacı bir adamın saf bir köylüye yaptığı ilginç şaka var. Onu da anlatıp cazibesini bozmak istemiyorum doğrusu. Çok komik çok!
Yedinci öykü, Okumak İsterdi; yazar bu öyküsünde annesini anlatmış. Elbette her insan okumak isterdi. İsterdi ama her insana her şey kısmet olmadığı gibi Nermin’in anneciğine de olmamış. Pek çoğuna olduğu gibi…
Değerli arkadaşımı yürekten kutlar, daha uzun soluklu romanlarını dört gözle beklediğimi rahatlıkla söyleyebilirim. Çünkü yazmak, Nermin Kaçar’a yakışıyor.
Sevgilerimle…
Kitap temin etmek isteyen arkadaşlar aşağıdaki ilişimi tıklayabilirler.
www.imge.com.tr/bestseller_list.php?selector=1
31.07.2012/ Emine UYSAL