8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1558
Okunma
Toplumumuzun kahır ekserisi Müslüman ve Kur’an-a iman etmiş insanlar.
Ta çocukluktan itibaren hem anne babalar, hem okulda öğretmenler, camilerde imamlar vefadan bahsederler.
Bu duygu çocuğun içine öyle bir yerleşir ki asla ihanet edeceğini düşünemez toplumu oluşturanlar. Çünkü herkes görevini sözlü olarak yerine getirmiştir. Ama fiili yaşama kimse dikkat etmez. Kimse aldırmaz. Sadece sözle çocuğa vefa öğretildiği zannedilir.
Gün gelir vefalı davranılması gereken bir olay zuhur ettiğinde vefa gösterilmez. Nefsin arzusuna göre bir yaşam tarzı benimsenir. Hayat o duruma göre yeniden şekillenir.
Vefayı toplum olarak sadece sevgide evlilikte aşkta kabul eden bir toplum olmamızı bir yana bırakacak olursak bundan birkaç yıl öncesiyle kıyaslama yaptığımızda yüreğimizden birçok manevi duygunun kaybolduğu gibi vefa duygusunun da silindiğini göreceğiz.
Her durumda ene ene diyen bir insan vefalı olamaz istese de.
Benliği buna müsaade etmez.
Çevremizde yaşanılan o kadar çok vefasızlık olayına şahit oluyoruz ki artık şaşırmıyoruz bile.
Hatta nerdeyse o gibi insanlara hak verenler çıkıyor aramızda.
Dedik ya vefa sadece aşkta, evlilikte değil hayatın her safhasında olmalı. Dostlukta, kardeşlikte,ticarette, akrabalıkta, komşulukta vb. her durumda.
Başkasını eleştirmek çok kolay.
Çuvaldızı başkasına batırırken iğneyi de kendimize batıralım bakalım.
VEFA’NIN NERESİNDEYİZ.