4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
886
Okunma

İSTASYON-(EK)
Çünkü geri dönüp bakmama gerek kalmayacak kadar net görmüştüm beni takip eden o esmer, siyah şapkalı adamı. Gazetedeki manşeti o an takside okumaya karar verdim. Soğuk kanlılığımı koruyarak istasyonun çıkışına doğru yürüdüm.
Bir an önce arkamdaki bu şapkalı adamdan kurtulmak istiyordum.Gün boyu beni takip eden bu adamdan fazlasıyla sıkılmıştım.Arkamdan beni takip eden adamı umursamadan yürümeye devam ettim.
O an aklımdaki tek şey gazetenin manşetinde yer alan iri puntolu o haberin ayrıntılarıydı.İstasyonun dış kapısının önündeki merdivenlerden inerken, inceden inceye kar atıştırmaya başlamıştı.
Paltomun iki yakasını kaldırıp boynumu soğuktan korurken, yolun karşısında durakta bekleyen sarı ticari taksiye el işareti ederek çağırdım. Taksi kısa sürede bir u dönüşü yaparak bulunduğum kaldırımın önünde durdu.
Taksinin arka koltuğuna otururken camın sağ tarafından baktığımda beni takip eden adamla göz göze gelmiştik. Tekrar önüme döndüğümde şoföre gideceğim adresi söyledim. İkinci kez camın sağından baktığımda şapkalı adam kaybolmuştu.
Elimde rulo halinde katlanmış gazeteyi hemen açıp ilgimi çeken o haberi okumaya başladım.Gazeteye o kadar kendimi kaptırmışım ki taksi şoförü hatırlatana kadar farkına varmamıştım.
Az önce ince yağan kar giderek lapalaşmaya başlamış ve kaldırımlarda inceden bir tabaka oluşturmuştu.Bu beyaz renk muhtemelen bir saat sonra tüm şehri beyaza boyayacaktı.
Evin bahçe kapısını açarak ağır adımlarla yürürken aklıma birden Lisa ve çocuklar gelmişti.Uzun bir aradan sonra onlardan ilk kez bu kadar uzak kalacaktım.
Onlarsız koca bir yirmi gün.İşe gitmesem de onları daha az hatırlayacak kadar yoğun geçirecektim günlerimi. Kapıya yaklaştığımda anahtarımı çıkaracaktım ki yıllar sonra ilk kez Lisa dışındaki bir kadın kapıyı açmıştı.
“Juli ne zaman geldin. Seni bu kadar erken beklemiyordum.” “
Az önce geldim sayılır. Kahve ister misin ?” diyerek mutfağa doğru yürürken kolumun altından çıkardığım gazeteyi Juli’nin omzuna vurarak,
“ Juli, önce sen şu gazeteye bak istersen, ben kendim alırım kahveyi.” diyerek gazeteyi Juli’ye verdim.
Paltomu askıya asıp, mutfağa daha yeni geçmiştim ki Juli, sakin bir sesle,
“Bu haberi biliyorum.Üzgünüm bunu sana daha önceden haber vermek isterdim.Ama biliyorsun telefonla haber veremezdim.”
Juli, bunları söylediğinde oldukça sakindi. Kahvemden bir yudum aldıktan hemen sonra,
“Bu nasıl oldu Juli ?Neden gazetelerden bu haberleri öğreniyorum” diye sitemli bir ses tonu kullanmıştım.Hemen ardında sözüme devam etmiştim.
“Bugün gün boyu yaşlı şapkalı bir bunak tarafından takip edildim.En son istasyonda yüz yüze bile geldik.Belki şu an bile evin etrafında bir yerlerde bekliyor olabilir.”
Ben bunları söylerken Juli çoktan salona geçip, salonun penceresindeki tülü açmadan dışarıyı izlemeye başlamıştı.Kahvesi hala elinde duruyordu.Sözüm bittiği anda kahvesinden bir yudum aldı.
Boğazını temizledikten sonra soğukkanlı sesiyle,
“ Sakin ol önce.O yaşlı bunak adam dediğin bizim adamımız. Daha iki gün önce Türkiye’den geldi.O buraya bu iş için çağrıldı.Pier bu gazetedeki okuduklarının mimarı.”
Bu sözleri duymamla birlikte gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Az önceki sakinliğimi giderek yitirmeye başlamıştım fark edebiliyordum.Telaşlı bir ses tonuyla,
“Bu nasıl olur..? Bu kadar kısa süre içerisinde gelip iki cinayeti nasıl işlemeyi başardı ?”
Juli kahvesindeki son yudumu alırken boş fincanı bırakmak için mutfağa doğru yanıma gelirken dudaklarını aralayıp,
“Onun, her şeyden haberi var.O Türkiye’deyken tüm bilgileri onunla paylaşıyorduk.Gazetede gördüğün o iki insan ölmeseydi şu an başımıza çok dert açıyor olabilirlerdi.”
Juli’nin sözü daha bitmesiyle bir an ikimizde sessiz kaldık. Mutfak tezgahının üzerindeki çantasından bir şeyler çıkardı.Çantasından çıkardıklarını bana verirken ne olduğunu anlamıştım.Birlikte üst kattaki banyoya çıktık.
Banyoda bulunan aynanın karşısında hazırlığa başladık. Juli kılık değiştirme konusunda oldukça uzmandı.Belki de hayatında yaptığı en iyi iş buydu.
…
Tüm hazırlığımızı bir saat içinde tamamlamıştık.Küçük bir valiz alıp kapıdan çıkarken boy aynasına baktığımda ikinci kez kendimi tanımakta zorlanmıştım.
Ama en azından şu an cebimde bulunan sahte kimlikte kişiyle birebir aynıydı yüzüm. Juli’yle ayrıntıları yolda konuşacaktık.
Boy aynasına baktığım esnada cep telefonumla eşim Lisa’yı aradım.Halen yolda olduklarını ve trende güvende olduklarını öğrenmem beni rahatlatmıştı.
…
Kapıyı açıp dışarı çıktığımızda kar şiddetini arttırmıştı. Yerdeki kalın kalınlığı beş santimden biraz daha fazlaydı sanırım.
Garaj tarafına geçtiğimizde, Juli arabayı kendisinin kullanacağını söylemesiyle anahtarları ona uzattım.Sonunda kentin kuzeybatısına doğru yapacağımız üç saatlik araba yolculuğuna başlamıştık…
klavye yordu yine...