9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1553
Okunma

Diyabet, halk dilindeki adıyla şeker hastalığı!
Ne sinsi ve vücudu yıpratan bir hastalıktır, bunu ancak kendi yaşayan ya da yakınlarında gözlemleyen bilir.
Ömür boyu katlanılması zorunlu, yasaklılar listesi!
İnsan önceleri çok da önemsemez, yarım ağız ‘benim şekerim var, almayayım, dokunabilir’ gibi sözlerle geçiştirir uzatılan ikramları. Uzunca bir süre diyetten sıkılınca, kendine bile itiraftan çekindiği ufak kaçamaklar başlar.
Yakınlarının uyarıları karşısında, hep savunmaya çekilir. ‘Göz hakkı, bir lokmacık tattım’ gibi, aldatmacalardır sığındığı.
Yıllar yılları kovalayıp, bu sinsi hastalık bütün organlarda ağır hasarlara yol açınca başlar, pişmanlıklar ve keşkeler.
Gördüğüm şeker hastalarındaki, hamur işlerine aşırı bir iştah ve düşkünlük benim akrabamda da vardı.
Eşinin tüm ikazları, uyarıları, onu yaptığı kaçamaklardan vazgeçirememişti.
Son birkaç yılda dolaşım bozukluklarının yol açtığı tahribat, birkaç ayak parmağının, kangren olup kesilmesiyle, tehlikeli süreç başladı.
Kalb yorgun, şekerin verdiği hasar yüzünden, çarpıntılar artmış ve dört ay süren hastane maratonu başlamıştı.
Uzunca bir tedavi, bacağına damar ekleme operasyonu için, Cerrahpaşa’da damar beklenmesi, o ve ailesi için bir umuttu. Beklenen damar gelmiş, bu defa da şekerin harap ettiği kalbi, ameliyatı kaldıramayacak durumdaydı.
‘Masada kalır, ameliyatı yapamayız’ sözleri onları yıkıma götürmüştü.
Tekrar Diyabet hastanesine geri dönüş, yapılan birçok tetkikler, sonuç hastanın canını kurtarmak için kangreni ilerleyen ayağın, diz altından kesilmesi.
Annemin haber vermesiyle öğrendim bu acı olayı.
Eşimle ziyarete gittiğimde, içim burkuldu.
O dağ gibi, gençliğinde çok yakışıklı olan adam, sanki yatakta küçülmüş, öylece yatıyor!
Hanımı dört ayı bulan hastane maratonundan yorgun, onu rahat ettirmeye çalışıyor.
Geçmiş olsun dileklerimizle, teselli verme çabalarımız, onun gözlerinde gördüğüm çaresizlik ve acının resmi, günlerce hafızamdan silinmedi.
Bana söylediği bir cümle, yaşadıklarının özetiydi.
-Birine muhtaç olarak yaşamak öyle zor ki Handan, anlatamam!
Onun o yorgun gözlerinde gördüğüm acının resmi, günlerdir hafızamdan çıkmıyor.
Gerçek yaşam öyküsü
İstanbul 13 Temmuz 2012