Üç kafadar doluşup arabaya uzun yol yapmaya bayılıyorduk. Yine öyle gezilerden birinde ana yoldan sapıp bir köy kahvesi aramaya başladık. Molalarımızı alışveriş merkezlerinde, büyük tesislerde yapmaktan hoşlanmıyorduk üçümüzde. Biraz yoldan içerde, bozkırın yaktığı bir sarının hâkimiyetindeki manzaraları arkada bırakıp, yemyeşil bir köye geldik. Kocaman bir söğüdün serinlettiği köy meydanında tam da umduğumuz şirinlikte bir kahve bulduk. Boş bir masaya yerleştik, çayımızı söyledik.

Yanımıza karikatür gibi bir tip ilişti, sandalye çekip oturdu.

-Ben Geldiii dedi ve yapmacık bir sırıtma ile susup beklemeye başladı. Bir müddet sonra somurttu, ellerini bağ etti, üflemeye püflemeye başladı. Sinirlenecek gibi olunca yan masalardan bizi uyardılar. Meğerse o ben geldii dediğinde çay ısmarlayın demekmiş.

Ayağında eski mavi tokyo terlik, bermuda modern bir şort, üstünde de ne derler o gömleğe hani efelerin giydiği, neyse işte öyle ipeksi kumaştan renkli bir gömlek, kıvırcık isyankâr sarı saçlar, masmavi yerinden çıkacakmış gibi hareketli gözler ile kıpırtılı bir adamcağız. Duymamışızdır diye bir daha ’’Ben Geldiii’’ dedi. Ali imiş adı, söyledik çayını.

Çaycı su bardağında açık bir çay getirdi, yanında içinde toz şeker olan bir şekerlik. Ali şekerliği aldı eline çocuksu bir gülümseme ile bir çaycıya bakıyor bir çayına şeker döküyordu, ne zamanki çaycı ona kızmaya başladı o zaman dökmeyi bıraktı. Nerden baksan altı küp şeker kadar şekeri boca etmişti bardağa Ali, karıştırmaya başladı çayını. Karıştırırken gözlerini de aynı yönde çeviriyordu, durunca gözlerde sabitleniyordu. İyice yanaştı masaya çayını çekti önüne, bir fırt çekti. Ellerini sallayarak bir şeyler mırıldanmaya başladı, gün kadınları gibi sanki dedikodu yapıyor, hararetli bir şeklide anlatıyordu. Şaşırıp kalmıştık bir kelime dahi anlamıyorduk. Etraftan sizde katılın sohbete herhangi bir şey söyleyin üzmeyin garibanı dediler. Başladık anlatmaya, setteki zorluklardan bahsetti birimiz, hastalığını anlattı öteki. Sustuk onu izledik, dinledik. Sustu o bizi dinledi. Çayı bitince de kalktı hızla uzaklaştı.

Sormadık kimdir necidir diye…
Ödedik hesabı, bindik aracımıza.
Bana göre sevda yangını idi Ali, ötekilere göre ağaçtan baş üstüne düşme sonucu olmuştu. Neyse ne bir Ali ile tanıştık bugün biz. Unutmamız da çok zor olacak…

13.07.12
Nadir