3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1208
Okunma

Bir kuyruklu yıldızın gizemindeydi umutlarım. Gecemi aydınlatırdı göklerden. Bir meteordu aşk, serseri mayın gibi parçaladığında yıldızımı. Tuzla buz oldu her şey. Dağıldı, evrenin dört bir yanına. Ellerimi açtım göklere, tutmak istercesine uzandım. Parçaları battı avuçlarıma. Sensizliğim kanadı satırlara.
Söylenmemiş nice sözler var yüreğimin ucunda. Bakarsın bir gün şiir olur. Bir kuşun kanadıyla yıllar öncesinden yıllar sonrasına taşınır bu sevda.
Say ki ben bu yürek depreminde hiç enkaz altında kalmadım. Say ki ben dilek tutmadım kayan her yıldızda. Ve say ki ben, kıyıya vuran her dalgaya biraz umut saklamadım.
Peronlarında düşlerimi bozdurup harcadığım gitti gelmez trenlerini boşuna bekledim. O gün bugündür küstüm sokaklara, kalakaldım karanlık kuytularda. Yalnızlıklar bana aşina, ben sana ama bir türlü alışamadım yokluğuna.
Sabrın taş erdemine sığındıkça ben, yokluğun yaylım ateşinde, kundaklıyor gecelerimi.
Ellerini rehin tutuyorum avuçlarımda. Yarım kalmış hayatlar bir boz yelde savrulmakta. Ve kopmada sevgi sağanakları, eylül telaşlı rüzgarlarda.
Duydun mu yüzü ayaz vurgunum, aşk anımsanmaz yaşanır. Tıpkı şiirler gibi. Hep sen yüklü şarkılar çalar kapımı, eylül akşamlarında. Dilim tutulur, gir diyemem. Sev diyemem, unut diyemem...