Bir kimseyi sahip olmadığı sıfatlarla övmek, onu kibarca yermek demektir. cemil sena
Ahmet Bektaş
Ahmet Bektaş

Kıyas

Yorum

Kıyas

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

579

Okunma

Kıyas

Kıyas

“Kıyas bir sözdür ki, kendisine bazı şeylerin konulmasıyla, bu konulan şeylerden başka bir şey, sadece bunlar nedeniyle zorunlu olarak çıkar.” Aristo

Kıyasın yapılabilmesi için benzer ya da karşıt ikinci bir şeyin olması gerekir. İnsanın Dünya boyutundaki algılaması kıyas ile olur, ikinci bir veri yoksa bu yapılamaz. Büyük, küçük; uzun, kısa; siyah, beyaz; akıllı aptal… Tüm kıyaslar diğerine göreceli yapılır; “Güneş Dünya’dan büyüktür.” Dünya Güneş’e kıyas ediliyor ya da Güneş Dünya’ya; böylece sonuç çıkarılıyor. Karıncanın diğer nesnelerle yaptığı kıyası düşünün! Bir eşek karınca yuvasının üzerinde işemeye başlasa, karıncalar için bu bir tufan sayılır; eşek için sıradan bir olay!

İnsan algılaması kıyas ile olduğundan insanın tek olan Allah’ı bilme noktasında benzeri bir nesne yoktur. Bu nedenle insan kendi “Ben” liğini kıyas eder. Kendi benliğini “Rab” gibi düşünerek Rabbulalemini algılamaya çalışır. Bu nedenle algısına inanç denir, kesin olmaz; tam değildir! Yani kendi “Rab” değildir. Firavunlar kendi benliklerindeki “Rab” kıyasını keşfetmişler ve kendilerini“Rab” sanmışlar!

İnsan da kendini bilmek ister ve Yunus gibi “Bir ben var benden içeri” diyerek, diğer beni bulur ki kıyas ederek kendini bulsun.

Kıyaslar kabullere göreceli yapılır.

Özgün bir örnek vermek isterim:
Birinci önermede; “Tüm çiçekler beyazdır” (doğru kabul edelim)
İkinci önermede ; “Eşek bir çiçektir” (doğru kabul edelim)
Sonuç şöyle olur: “O halde eşekler beyazdır”

Ben asıl toplumsal alandaki kıyaslamaların insanları nerelere götürdüğü ya da neleri şuur altına enjekte etmek için kullanıldığına dikkat çekmek isterim. Tüm toplumsal değişimlerde eski olanın atıldığı yerlerde eski atılan, atılması istenen şeyler en kötü şeylerle kıyaslanır! Siyasiler çok yapar bizden önce herkes sefildi, biz gelince şöyle oldu , böyle oldu şeklinde. Özellikle dinsel öğretilerde abartılı kıyaslar yapılır ki teşvik olsun. Tabi bazı abartılar da aksi tesir yapar. Bir örnek vermek isterim: Eskilerde ayakta işemek konusunda fazla hassasiyet varmış, hatta bazıları demiş “Ayakta işemek Kabe yolunda anasıyla zina etmek gibidir.” Bu zırva kıyası işitenin durumunu bir düşünün! Bu örnekleri çoğaltmak gereksiz (kürtaja ya da sezaryene cinayet kıyası gibi), çok fazla çünkü.

Toplumda kabul görmesi istenilen şeyler abartılı kıyaslarla verilir, bunu reklamcılar en iyi yapar. Bir de zararlı şeylerin abartısı vardır. Yukarda bahsettiğim şekilde bazen de zarar abartılır. Üç beyaz kilo yapar, yok bazı besinler kanser yapar şeklinde…

Eski zamanda kızlar diri diri toprağa gömülürmüş, İslam dini ile bu olay ortadan kalkmış hani, çok söylenir. Oradaki abartı, faydalı abartı; teşvik için yapılır. Çünkü ne Hıristiyanlar, ne de Yahudiler hatta Çin ve Avrupalılar, Orta Asyalılar kızları diri diri gömmüyordu. Bir iki cahil Arap kabilesinde olan sınırlı şeyleri tüm Dünya’da yaygınmış gibi anlatarak yeni gelen öğreti güçlendirilmek istenmiş.

Günümüzde muhtar seçimlerinde bile benzer kıyaslamalar kullanılır. Biri çıkar der önceki muhtarın babası şu kötü işi yaptı! Oysa kendisi de aynını başka şekilde yapar ama o ilgiyi bir nesil öncesine taşıyarak yaptığını gizler!

Herkes aynı fikirde olsa dahi insanlar ne yapar eder kıyas yapmak için karşı, düşman bir grubu icat eder! Çünkü başkalarını kötülemeden kendi iyilikleri açığa çıkmaz zannı vardır. Apartman, site sakinleri toplantısında bile bunu gözlemledim, başkanlığa aday olan ezbere karalıyor birilerini… Gülüp geçiyorum ben, çünkü başka türlü kendini yüceltemez bizim insanımız, öyle öğrendi…
Bizim toplumumuzda kıyaslar kişi ve inançlar ve aidiyet üzerinden yapılıyor. O namaza gitmez, o içki içer, o hovardadır; O Kürt kökenli, o Türk kökenli, o bizim partiden, o bizim cemaatten, o bizim tarikattan, o bizim hemşerimiz şeklinde yapılır. Oysa insanların diğer özellikleri daha etkin değil mi? Mesela güvenilirliği, sözünde sadık olması, insan hak ve hukukuna riayeti, çevresine duyarlılığı, kimseye zararının olmaması, toplumun vergilerinden oluşan kaynakları çalmaması, yetim malını kutsal amaçlara harcamaması daha önemli değil mi?

Son tahlilde; madem insanlar bu boyutta her şeyi kıyasla biliyor, o halde doğru kıyası öğrenmek zorundadırlar. Kıyas yapmak illa diğerini karalamak değildir. Abartılı kıyaslar da zaten ters etki eder. Tebessüm için söylüyorum; Adem bile kendi vücudundan eşini çıkarıyor ki kıyamete kadar kıyas ile birbirlerini eleştirmek ve didişmek için.

Selametle;

Ahmet Bektaş

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Kıyas Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kıyas yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kıyas yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL