Elci

Yapamayacağı iş için peşin para alanlar için halk arasında “Yiyemeyeceğin yemeğin başına oturma” benzeri bir söz söylenir! Ya da başkalarından yardım umarak bir işe başlayanlar için “El tırpanıyla güze girilmez” benzeri bir söz kullanılır!

Elci olanlar başkalarının menfaati için çalışırken kırıntılara talip olmuş aşağılık kişilerdir! “At kıçında sinek” bile hafif kalır bunları tarif için. Elcilerin tüm yaptıkları başkaları içindir! Kendi menfaatleri ellerin menfaatine bağlıdır. El alem için çalışırlar! Bu yaptıklarını da kutsal ve ulvi gayeleri perde ederek meşrulaştırma gayretindedirler.

“Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!” Mustafa Kemal Atatürk
Elciliği reddedip, özde olanı açığa çıkarmayı gençliğe hitabesinde boşuna tavsiye etmiyor!

Elciler için kim güçlüyse “İlah” da o dur! Çünkü kendi öz potansiyelleriyle yaşamazlar, başkalarından (dini kurtarıcı, güçlü krallar benzeri) yardım umdukları için üretim de yapmazlar! “İlah”ları onlara en güzelini nasılsa verecek! Bu saçma beklentilerini kendi özlerinde tutsalar belki bu kadar sorun olmazdı ama topluma da yayarlar. Toplumu boş beklenti ve tembelliğe atarlar! Menfaat için “El” etek öpmeye hazır itaatkar insanlar güçlü zalimlerin iştahını kabartır. Elciliği dahi “Güç” durumuna göre yaparlar. Güçlü olan eller istediğini yapar, hatta elciler onlara alkış tutarlar ki belki sırtı sıvazlanır! Zayıf ellerin ise güçlülerce telef edilmesine seyirci kalırlar. Yani zulmü yapan el güçlüyse ses çıkmaz, zayıfsa güçlü ellerin hesabına tavır koyarlar! Yani anlayış şu; zulüm yapılacaksa kuvvetli olan yapsın, zayıf olana düşmez bu işler…

Doğruluğun en emin yol olduğu açık iken, (hayır yapmak niyetiyle) veballi ve mesuliyetli “Aldatma” yolunu seçmek zulüm olur, hatta insanların tüm boyutlardaki potansiyelini de yok eder. Dünya’da ahreti yemek denen hal budur!

Son tahlilde; meşru olmayan şekilde menfaat ve üstünlük elde etme çabasına “El” karışır! Bu çaba içersinde yer alanlar da “Elci” olur. Allah bizi “El”lerin ve “Elci”lerin şerrinden ve dehşetli aldatmasından muhafaza etsin. Amin.

Selametle;

Ahmet Bektaş