Kılavuzu para olana her kapı açıktır. shakespeare
H. Karataş
H. Karataş

Ölümün Nedimeleri

Yorum

Ölümün Nedimeleri

1

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

753

Okunma

Ölümün Nedimeleri

Talihsizlik denizine başını yaslamıştı,
vücudundan çalınan bazı organlar uzaklarda ağrıyor olmalıydı şimdi.
Elleriyle göğün kurak topraklarını eşelemeye başladı,
kendini bir köstebek kadar gururlu hissetti.
Etrafını saran dağlar kükrüyordu ellerinde baltalarıyla,
“onun başını getirene yüz tanrı!”
Ödül bu olmalıydı,
bir gurur kadar köstebekçe hissetti.
Saçlarının arasından sızıp yüzüne boşalan terler kızgın yağ gibi
yakıyordu gözlerini,
uykusu vardı, rüyalar özgürlüğün biletiydi ne de olsa,
her hapishane mimarı mahkumlar kaçsın diye o tüneli inşa etmişti bir kere…
Uykusu vardı, uyuyabilse…
Uyusa, saatin alarmını sonsuzluğa kurup…
Henüz her şey yeşil, olgunlaşmamış ve kendini büyüme ve canlılığa adamışken,
ormanların söylediği bir şarkıyı anımsadı ya da görünmezlikle kutsanmış hava taneciklerinin…
Emin olamadı.
Dudaklarının kıpırtısı, kulaklarında çalan ölüm marşına bir türlü ayak uyduramıyordu.
“ İnsanın nefes stoğu bitince, dudakları da iş görmüyormuş anlaşılan” diye düşündü.
Oysa ne bakireler öpmüştü o dudaklar,
ne küfürler fırlatmıştı bir ok kadar hızlı ve keskin.
Bakışları karanlık denizin ortasında yeniyetme bir oğlan çocuğu gibi yüzüyordu,
yapabilse, bakışlarının ardınsıra giderdi.
Tükenmişti, savaşmıştı, tükenmişti. Savaştığından daha çok tükenmişti.
Kıpırtısız duran her şeye bir an bir acıma duygusu hissetti, en çok da bayırlara.
Hemen gözleri önünde, üzerlerinde, etraflarında onca at, attıkları her adımda özgürlüğün sancağını göğe taşırken, öylece, bir kötürüm gibi durmak…
İnsan en çok bu anlarda tanrıların sesini duyuyor: “Geçen bir meyhaneye gittim…”
Evet, böyle söylüyor olmalılardı, ancak bunu konuşuyor olmalılardı.
Serkeş tanrılar…
İnsan olmanın ne demek olduğunu bilmeyen, insan olsalar asla hayatta kalmayı beceremeyecek masallar…
Rüzgar eteklerini tutarak dans eden genç kızlar gibi teninden geçtiğinde bir rahatlama hissetmişti.
“Ölüm nedimeleri” diye geçirdi aklından.
Ölen insanların anlattıklarına göre, ölüm düğününe gelmeden evvel kızlarından birini gönderip anlamasını istermiş, kişinin ölmeyi hak edip etmediğini…

“Bir ölüden daha fazla ölü olabilir mi bir insan, yaşarken öldüğümü defalarca kanıtlamaya çalıştım, şimdi ellerime gövdemden bulaşan kan ikna edebilir mi insanları ölü bir adam olduğuma?”

Ölümün nedimeleri, ay ışığında seçilemeyen yüzlerine rağmen çok güzellerdi…

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Ölümün nedimeleri Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Ölümün nedimeleri yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Ölümün Nedimeleri yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Aleyna Altın
Aleyna Altın, @aleynaaltin
25.6.2012 09:57:23
Tek kelimeyle harika harika..
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL