KİÇİK BİBİ

Benim gördüğümü siz de gördünüz mü Kiçik Bibi? Hani ruhlar her şeyi görür diyorlar ya o yüzden sordum.

Babalar gününde, yani 17 Haziran 2012 tarihinde ziyaretinize gelmiştim. Anneme, babama ve tüm komşulara birer fatiha hediye ettikten sonra kafamı kaldırıp karşıya, ormana doğru bakınca yolda ve ormanda renga renk bir sürü traktörün karıncalar gibi gidip geldiklerini gördüm.

Köye inince Nazlı’nın Hasan’a sordum. Odun getiriyormuş traktörler. Hani sen gırımın her yıl soğuk günlere bırakıldığından yakınıp mıhdarı suçlamıştın ya belki de o yakınmanı dikkate alan yetkililer, kırımı bu günlere almışlar. Sıcaklık otuz derecelerde seyrediyor ama poyrazdan ılgıt ılgıt esen yayla yeli, sıcağı hiç hissettirmiyor çalışanlara.

Bir de dulgarıların ona buna yüz suyu döktüklerinden şikayetçiydin. Şimdi kadın olsun erkek olsun her evde bir ya da iki kişi yaşıyor. Hepsi de yaşlandığından hiçbirinin odun kesecek hali kalmamış. Güçleri tükenmiş. Yani cinsiyet farkı gözetmeden hepsi olmuş birer dul garı!

Nazlı’nın Hasan anlattı:

-Son yıllarda köyde ne keçi, ne de kaçak odun kesecek babayiğit kaldı. Bu durumdan faydalanan meşeler büyüdükçe büyüdüler. Muhtar ihtiyaç bildirince devlet, teknik adamları ve işçileriyle köyümüze geldi. İşçiler, teknik adamın gösterdiği meşeleri kesiyor, dalından yaprağından temizleyip siterler halinde istif ediyorlar. Köyün traktörleri de ücreti karşılığında odunları isteyenin kapısına kadar getiriyor. Siter başına iki yüz elli lira fiyat belirlenmiş. Ben beş siter aldım bin iki yüz elli lira ödedim.

-Herkesin odun alacak gücü var mı bakalım.

-Bulurlar hoca, köyde maaşsız kimse kalmadı nerdeyse. Kimi altmış beş maaşı, kimi emekli, kimi ölmüş anasından babasından alıyor. Hatta şehit oğlundan bile maaş alanlar var.

Yani kiçik bibi, tarlalardan tezek toplama, sırt ya da eşekle ormandan çalı çırpı getirme devri bitmiş. Evlerde şebeke suyu, çatılarda güneş enerjisi kullanılıyor. şimdiki kızlar, dumansız baca, kaynanasız koca istiyorlarmış.Hatta eşi çalışmaya giden gelinler de dillenmiş: “Getir gişimi, göreyim işini!” diyorlarmış, kaynanalarına…

Gördüklerimin karşısında diyorum ki: Yaşa yaşa gör temaşa. Bundan iyi temaşa mı olur?...