2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
943
Okunma

Bir varmış ama bir yokmuş aşklar da masallarda. Az gitmiş uz gitmiş dere tepe düz gitmişiz ama bir arpa boyu yol gidememişiz sonra.
Ne güzel de anlatmış annem ben çocukken masalları. Prensler hep bir perdenin arkasından gördüklerimiz olmuş. Prenseslerde hep 12’den sonra yol olmuş. Düşürdüğümüz ayakkabının sahibini aramışlar yıllarca biz gözlerinin önündeyken. Bize zehirli elmaları verende hep kadınlar olmuş fark edememişiz. İyilikler yapmışız ama iyilik bulamamışız karşılığında. Ormanın en karanlık yerlerinden sapasağlam çıkmışız da yemyeşil apaydınlık yollarda önümüzü görememişiz. Sonra kurtlar yemiş en sevdiğiz dostlarımızı, kurtarmak için karnını yarmışız da yinede kurtaramamışız geç kalmışız. Bizim en iyi dostlarımız hep susanlar olmuş külkedisi misali. Bizde avazımız çıktığı kadar susmuşuz onlarla beraber. Bazen boş kovaya susmuşuz elimizde yer bezi, bazen de oyuncak ayımıza susmuşuz en derin susuşlarda. Sonra yedi cücelerimiz olmuş. En doğru parçaları birleştirebilirsek uyumuşuz rahatça yoksa uykusuz kalmışız hayatta. En sevdiğimiz çikolatayı yemek uğruna yenilmeyi göze almışız kötü cadılarca. En doğru sandığımız anlarımız aslında en yanlış zamanlarımızmış olmuş sonra. Kendimizi kaybettiğimiz anlarda bulduklarımız, kendimize geldiğimizde kaybettiklerimiz olmuş hep.
Dedim ya az gitmiş uz gitmiş dere tepe düz gitmiş ama bir arpa boyu yol gidememişiz sonunda ve aşklar hep bir varmış bir yokmuş hayatımızda. Gökten hep üç elma düşmüş ama hep almışlar elimizden sonunu bir türlü getirememişiz ve sonumuzu hiç bilmemişiz...