- 305 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
VİCTOR JARA STADYUMU
11Eylül, sadece ’’ikiz kuleler’’in yerle bir olduğu zamanı simgelemez. O tarih ABD emperyalizminin demokrasiye düşmanlığının da simgesidir. ABD, bundan tam 48 yıl önce Şili’de halkın oylarıyla iktidara Marksist lider Salvador Allende’yi bu tarihte devirmişti. Aynı oyunu bizde 7 yıl sonra, 12 Eylül’de görecektik.
Fidel Castro’nun, ’’Bu devrimci bir eylemdir...Öyle bir eylem ki, devrimciler değişimi, barış içinde yasal yöntemlerle gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Çağdaş toplumların tarihinde çok değişik bir yeri var bu değişimin’’ diye tanımladığı Şili’de neler olmuştu. Halkın oyu ile gelen Allende, Şili’de sosyalizmi inşa etmeye başlamıştı. İlk olarak toprak reformunu başlatmıştı. 50 bin köylü ailesi toprak sahibi olurken, kentlerde de işçi ücretleri yüzde 66 artmış ve 100 bin işçi konut sahibi olmuştu. Ardından bankalar devletleştirildi. Sırada Şili’nin en önemli kaynaklarından biri olan bakır madenleri vardı. Ancak bakır madenlerinin çoğu ABD’li şirketlerin elindeydi. Dönemin ABD başkanı Nixon, dış işleri bakanı Henri Kissinger’le görüşüp karar verdi, İlk önce ekonomik abluka uygulanacak, bunu takiben de suni olarak piyasadan bazı mallar çekilecekti. Böylece kuyruklar oluşacak ve dış destekli bir muhalefetin de yardımıyla kaos yaratılacaktı. Sonrasında da çok iyi bildiğimiz gibi ABD’nin güdümünde bir general öne çıkartılarak darbe yapılacaktı.
Beklenen, darbe yapıldı ve Allende 11 Eylül 1973’de Şili bayrağı elinde işbirlikçilere karşı s,ilahla direnirken öldürüldü. Barışçı yoldan sosyalizme geçişin diğer ülkelere de örnek teşkil etmesinden korkup, demokrasiyi katleden ABD, neredeyse bütün kenti tutuklayıp, Santiago’daki bir stadyuma doldurdu. Bu tutukluların arasında bulunan Victor Jara, gitarıyla ’’Venseramos’’ yani kazanacağız isimli parti marşını okumaya başlar. Bunun üzerine askerler Jara’yı engellemek için tüfek kabzasıyla ellerine vurarak, iki kolunu da kırarlar. Gitar çalamıyordu ama titrek sesiyle şarkısını okumaya devam ediyordu. Üstelik kendisine diğer tutuklularda katılmışlardı. Bunun bir başkaldırıya dönüşmesinden çekinen darbeciler dipçikle kafasını parçalayıp, ibret olsun diye tribünlerde görünür bir yere astılar.13 Eylül 1973’de Latin müziğinin en önemli temsilcisi böylece aramızdan ayrılacaktı. Bu olayın üzerinden 30 yıl geçti ve Victor Jara’nın ismi bu stadyuma verildi.
Ünlü ozan Pablo Neruda o günlerde
’’Şili, sessiz bir Vietnamdır...diye haykıracaktı. Çünkü bütün bu olanlar güdümlü haber ajansları tarafından dünyadan gizleniyordu. Ancak stadyumdaki vahşeti gizlice çeken Pravda’nın Şili’deki muhabiri Vladmir Çernişev, bu fotoğrafları dünya basınına dağıtınca dünya haberdar olacaktı. Jara öldürülmeden önce stadyumda yazıp bestelediği ’’Şili stadyumu’’’ isimli son mesajı, daha sonra serbest bırakılan bir tutuklu tarafından dışarıya ulaştırılacaktı. Şili ile dayanışma gecelerinde bol bol okunup dünyayı dolaşan bu mesajda; ’’Beş bin kişiyiz burada. Şehrin bu ufak kıyısında...Beş bin kişiyiz...Kimbilir kaç kişidir...Bütün şehirlerde ve bütün ülkede...Tohum eken ve fabrikaları işleten...Yalnız burada on bin el...Ne zor şarkı söylemek...Şarkı dehşetin ki olunca...Yaşadığım dehşet...Öldüğüm dehşet...Kendimi böylesi bir kalabalık...Ve bu şarkımı çığlıkların ve,,,Sessizliğin noktaladığı böyle çok...Sonsuzluk anı içinde bulmak...Gördüğümü hiç görmemiştim...Hissetmiş ve hissetmekte olduğum...Yeni bir nanın doğumu olacak.’’ diyen Victor Jara katledildiği stadla adeta özdeşleşmişti. Dolayısıyla bu stadyumun ismi 30 yıldır kalplerde Victor Jara diye anılıyordu zaten.
YORUMLAR
Ne batıda ne de doğuda değişen bir şey yok.
Demokrasi ile yönetiliyor diye adlandırılan ülkelerin hali içler acısı.
Güçlü olanlar biraz iyi ama bizim gibi ülkeler hala onların güdümünde.
Fazla konuşmak yasak, bir yerlere ulaşabilir, kısa keseyim.
Bu olayı bilmiyordum, bu da benim ayıbım oldu.