taş..
…
Gecenin bir yarısı. Yerler hafiften ıslak. Çöplük, kentin en kıyı yeri, o kendine özgü, derin, sessiz, ürpertici karanlığına gömülmüş. Annem gibi, o da yolumu gözlüyor bu saatlerde. Köpek havlamalarıyla karşılıyor. Sokaklarda mahmur bir ‘hoş geldin’. Bıyık altından gülümsüyor sokak lambaları. Hiç yanmayan sokak lambaları… Biraz sallanıyorum sanırım. Telefon direkleri gülüyor; ağaçlar, çöp tenekeleri, bahçe duvarları da… Ya da bana öyle geliyor. Sokak dikilmiş karşıma, “yine mi!” diyor. Evet, yine…
...
Gece soğuk. Alabildiğine yanıyor yüzüm. Ayaz etimi kesiyor, çelikleşiyorum. Bozkır gecesinin dinmez öfkesi, küfür küfür, şiir şiir, dağ dağ, soğuk soğuk işliyor yüreğime. Düşlerim yok benim. Yitirdim bir sokakta ya da bir kültabağında unuttum. O gün bugündür korkarım uykulardan. Gözlerimi tavana dikip düş boğazlamaktan yoruldum.
Evet, yoruldum! Bunun sonu yok: nereye gitsem, nasıl kaçsam, nerede sabahlasam… Elbet yine gece olacak. Yine oturacağım ıslak bir taşın üstüne. Gözlerimi dikip boşluğa, dağın sonsuzluğuna, böyle sabahı beklemenin sonu yok, biliyorum. Ondandır belki geceler boyu yollara vurduğum. O yol senin bu gece benim savrulduğum, bir düşün peşine düşüp bunca yorulduğum…
Bir yudum sudan daha büyük özlemdir artık, tertemiz, güzel bir çocuk uykusu…
Getir artık düşlerimi ey suskun şafak, getir!
Uyumak istiyorum…
YORUMLAR
gecemai
içten yorumlar yazılar bahçesine de geçti.
düzyazıda iyi miyim bilmiyorum. ama bazen şiirle düzyazı iç içe geçiyor. o zaman yazdığıma değdiğini hissediyorum.
bir de teşekkür de bu sayfadan..