- 1571 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
UNUTMAK İHANETİM OLUR SANA
İnsan aklının insana oynadığı oyunlardan biridir unutmak… Unutmak çoğu kez de iyidir, hayattaki her acıyı ilk yaşadığınız gün gibi taze tutmak size nasıl da acı verir hissetsenize.
Çok yakın bir arkadaşınızı ya da bir aile ferdini kaybettiğinizde yaşadığınız acının ilk günkü tazeliğiyle hatırınızda kaldığını bir düşünün… Lafın gelişi düşünün, dedim. Düşünmeyin işte, unutuyoruz hepimiz, bu bizim doğamızda var, unutuyoruz işte.
Ama ben unutamıyorum, unutmuyorum, unutmayacağım da…
Unutmak ihanetim olur sana, yaşadığımız her an’ı, her saniyeyi bile belleğimden silmek; sana, bize büyük bir saygısızlık olur. İşte bu yüzden, sana olan saygımdan unutmuyorum, unutmayacağım da.
Kötü olumsuz yaşantılarla güzel mutlu anları duyguları kıyasladığımda, mutlu olanlar çok ki bu satırları; seni, bizi kaleme almaya ihtiyaç duydum… Ve anlattığıma göre de başarılı olmuş da sayılırım. Yine Pollyannacılık mı oynuyorum acaba?
Buradan kendine bir pay çıkarma sakın, bende aşk vardı, buradan payı aşk çıkarsın. Aslan payı aşkın. Sende de sadece küçücük bir tebessüm kalsın.
Ağzından çıkan hiçbir sözü unutmadım, iyisini de kötüsünü de… Hatta o sözcükleri kullandığın ses tonunu, jest ve mimikleri de…
En çok neyimi unutmadın, diye düşünürken hayal ediyorum seni. Gülüşlerini, dokunuşlarını, arkamdan bakışlarını, sarılışını, sarılarak ağlayışını, terk edişini, geri dönüşünü, elimi arayışını, dudaklarını, tenini, sevişirken gözlerini gözlerimden ayırmayışını, uzunca seni ve senle geçirdiğimiz her an’ı…
Her an’ımız özeldi, her anı’mızın özel olduğu gibi…
Sen güzeldin, ben güzeldim, biz güzeldik
Nerden çıktı bu kadar çirkinlik?
Peki, bu güzellikleri unutarak, bir insanı unutarak o insanın ve yaşadıklarınızın hatırasına ihanet etmiş olmaz mısınız?
Ben olduğunu düşünüyorum, belki de hala seni çok seviyorum da bunu kendime bile itiraf edemiyorum, bunu inan ben de bilmiyorum, kafam çok karışık tıpkı bu eser gibi.
Elinizde bulunan bu kitap, bir kafa karışıklığının, bir buhranın tam ortasında yazılıyor, her şey fulü, her şey gri tonlarda… Bir sis perdesinin arkasından anlatıyorum size her şeyi, belki de ben o sis perdesinin ortasında bırakıldım, ya da olayları öyle görüyorum. Bilmiyorum.
Bilmemek mutluluktur bırakın mutlu mutlu yaşayayım…
Bilmemek mutluluktur, ama unutmak ihanetim olur.
Unutmam, unutturmam, ne sana ne bize…
Aslında unutmak ne büyük bir ilaç ikimize.
Sen bu ilişkide, bu yaşantıda-ki ben buna hala ısrarla aşk diyorum - bize dair, bana dair, ne varsa unutmayı seçmiş olabilirsin.
“ Hatırlayamadım, aklımdan kaçmış, unutuvermişim.” diyebilirsin.
Unutmak yoktur güzelim önemsememek vardır. Hiç yemek yemeyi unuttuğun hafta oldu mu, hiç yalınayak sokağa çıktığın, hiç çırılçıplak dolaştığın, hiç ismini hatırlayamadığın, evinin yolunu bulamadığın oldu mu? Bu saydığım durumlar uç durum olsa da insanlar önemsedikleri şeyleri unutmazlar… Demek ki ben sende önemli olamamışım. Biliyorum ki saydığım uç durumların biri olmadı, çünkü sen hiç kendini bırakacak kadar sarhoş bile olmadın… Ve bana verilmiş sözlerinden biri de buydu: Bir gün seninle sarhoş olana dek içmek istiyorum.
Bu hayalimiz de birçok hayalimiz gibi gerçekleşmedi, gerçekleşemedi, yarım kaldı bizim gibi, yarım kaldı, yarım benim.
Öyle güzeldin ki içimde
Seni kimse kirletmedi senden başka
Ve yine öyle güzeldin ki içimde
Kirletmek istemedim seni seninle
Kaçabildiğin kadar kaç, saklanabileceğin kadar saklan
Sonra şöyle bir otur arkana yaslan
Sonra, deme sonrası yok
Kaçamazsın, saklanamazsın kendinden
Hep koşarsın kendi gölgenin peşinden.
Zaman unutturuyor unutturmasına da
Ben utandırmak istemiyorum seni zamanın karşısında
Bir acı değilsin artık benim için
Şimdi aşk da değilsin dersem
En çok ben alınacağım bu haksızlığa
Aşktın, diyeyim geçsin.
2014-İstanbul
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.