- 1021 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
Bayramları Bayram Yapan Çocuklar
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Saklambaç oynarken yumdum gözümü. Saymaya başladım; bir, iki, üç... Derken, köşeyi dönüp kaybolmuş çocukluğum. Sen huysuz adam eskidende aksiydin. Kimsenin bilmediği en ücra köşeye saklanır, ebe olanı saatlerce uğraştırırdın. Kolay değildi sobelemek, bulmak seni. Hiç ebe olmadın, oyuna katılmadın. Sabırla beklediğin o köşede aklına gelir miydi seni unutacağımız. Ebe ve sobelenen oyuncuların hepsi bir olur, arardık seni. Bulamayınca en nihayetinde kendi haline bırakırdık. Oyun devam ederdi. Çocuktuk, unuturduk her şeyi. Ortak kararlar alırdık hep birlikte. Senin gibi oyun bozanları bir daha oyuna almamaya karar verir sonra bu kararı da unuturduk. Bir saat evvel tartışıp, kavga ettiğimizi de... Savaş oyunları oynasak bile severdik barışı. Ne vakit, ne sebeple küstüğümüzü unutur çabucak barışırdık. İdealleri uğruna, çocuk olmayan, oyun oynamayan, hayata katılmayan, dünyayı yendiğine inanan güçlü ve inatçı bir çocuktun sen. Yanımda olmasını istediğim anda hiç arkamda bulamadığım ağabeyim gibiydin. Hep sormak isteyip, sormayı unuttuğum bir soruyu şimdi soruyorum sana. Seni büyümeye zorlayan neydi?
Ben seneler evvel bir bayram sabahı büyüdüm. Bayram namazından gelen komşuların yanında babam yoktu. Yalnız gelen ağabeyimin omuzları düşmüş, düşünceleri kadar ağırlaşmıştı adımları.
-Bayram namazının nasıl kılınacağını anlattı imam. Bir türlü girmedi aklıma. Ellerimi bağlayacak mıydım? Tekbir mi getirecektim bilemedim. Ellerimi nereye koyacağımı şaşırdım. Ben hep babama bakardım...
Diye anlatırken ağabeyimin gözlerinin gücü yetmemişti, yağmur bulutlarını kovalamaya.
Annemin eczaneden şişesini doldurttuğu seksen derece limon kolonyaları, babamın şehir dışına gidişlerinde getirdiği tütün kolonyalarının kokusu eşliğinde uçup gitti bayramlar. Sağlık Eczanesi’nin vitrinini süsleyen pompalı cam şişeler kaldı aklımın kıyısında.
Belki de bayram sabahı kabristana gitmek, mezar üstündeki çiçeklerin sararacağını, solacağını bilerek sulamaktı beni büyüten. Ölülerimizi diri mi tutar mezar üstündeki çiçekler? Az mı sulamalıyım? Çok mu? Hiç mi? Islanır mı mezar, üşür mü şimdi annem, babam...
-Dua et, ne zaman başın dara düşse dua et. Derdi annem
Dua ediyorum annemin öğrettiği gibi. Annemin sözleriyle hayatta kalıyorum. Annemin sözleriyle yol alıyorum. Son güz mevsiminde toprağa atılan buğday tanelerinin hikayesini anlatırdı annem.
-Kar altında koca bir kışa dayanır, toprağa saklanan buğday taneleri. Derdi annem
-Üşümez mi? Diye sorardım çocukça.
-Üşümez, toprağın bağrı sıcaktır. Derdi annem...
Bayramları annemin öğrettiği gibi kutluyorum. Çocuklarla çocuk oluyor, her bayram içimde bir değil binlerce çocuk büyütüyorum. Elime uzanıp öpen çocukların, eğilip yumuk yumuk ellerini öpüyorum.
-Bayramlar çocuklarındır, öpülecek eller minicik olandır. Derdi annem...
Bayramlara yakışıyor çocuklar. Bayramları bayram yapan çocuklar. Çünkü onlar; öfke nedir, kin nedir bilmiyor. Çünkü onlar küslük nedir bilmiyor. Savaşmayı filmlerden izleyip öğrenseler bile, barışmayı biliyor. Nefret yok, dostluk var hayatlarında. Onlara göre düşman diye bir olgu yok. Unutup tüm oyunları, yenmiş olmayı, yenilmiş olmayı biraz sonra şekerlerini paylaşıp başka bir oyuna başlayacaklar. Belki de erikleri taşlayıp, zillere basıp hep birlikte kaçacaklar... Çocuklar her zaman bayramı kutlayacaklar.
Zeynep Özmen – 29 Ekim 2012
YORUMLAR
Yakamozmavisi
Teşekkür ederim güzel yorum için Sn. Küss.
Çocukça küsüp, çocukça barışabilenlerden olmak dileğiyle.
Saygılarımla.
küsss
İtiraf etmeliyim rumuzumla kurulan en güzel cümleydi... :))
Ben de kalbimden diliyorum:
Çocukça küsüp, çocukça barışabilenlerden olmak dileğiyle...
Yazmaya devam inş..
Çokça saygılarımla...
Çocuklar kadar saf temiz kalınabilseydi hayat çok daha anlamlı ve güzel olurdu.Dünya huzurla dolardı.
Yine güzel bir yazı sayfanızda.akıcı ahengiyle hazla okundu.
Kişiliğinizin gelişmesinde ve bu günlere erişmenizde annenizin etkisi, yazılarınızdan anlaşılmakta.
Sağmı bilmiyorum ama sizleri derinden etkilemiş, ne güzel.Bir Anadolu sözü var...Anasına bak kızını al..
sanırım sizin hayatınıza bu atasözü çok uygun düşmekte.
tebrikler Zeynep hanım.
Yakamozmavisi
Saygılarımla.
Yakamozmavisi
Saygılarımla.
çocuk olmak saf ve masumlukla bayramları kutlamak kirlenmemiş yürekle bakmanın duygusu özlem bırakıyor insanda... güzeldi anı kutluyorum saygılarımla..
Yakamozmavisi
Saygılarımla.
Güzel bir bayram yazısı okudum ki içimde depreşen acılar ve her bayram sabahı sebebi bilinmeyen aüğrılaraışık yakacak cinsten bir güzellikti
tebriklerimle
Yakamozmavisi
Saygılarımla.
-Kar altında koca bir kışa dayanır, toprağa saklanan buğday taneleri. Derdi annem
-Üşümez mi? Diye sorardım çocukça.
-Üşümez, toprağın bağrı sıcaktır. Derdi annem...
alkışladım içimden satırlarınızı. ve kıskandım efendim çokça hem baya çok. ha birde annemi özledim,çokça,sıkıca hemde... soğuk mevsimin ve zamanların ülkemizde gezindiği zamanlarda sımsıcak bir yazı olmuş, kalbinize, ömrünüze sağlık, bereket inşallah...
çocukların çocuk, annelerimizi de hep özlememiz duasıyla...
selam ve muhabbetle efendim...
m.ü
Yakamozmavisi
Saygılarımla.