muharrem ertaş
muharrem ertaş, 1913 yılında yağmurlubüyükoba köyü’ndedoğdu. annesi ayşe hanım, babası zurnacı kara ahmet’tir. anadolu’nun bir çok yerinde profesyonel müzisyen olarak karşımıza çıkan abdal aşiretlerinin orta anadolu’daki en büyük koluna bağlı olan muharrem ertaş’ın ataları ala kilise’lidir. abdalların göçer bir aşiret olmalarından ötürü daha sonraları kırşehir havalisine yerleşmişlerdir.
ertaş’ın ilk ustaları dayısı bulduk usta ve yusuf ustadır. küçük yaşlardan itibaren eline aldığı sazı ile köy köy dolaşır muharrem ertaş. bazen sünnetçilerle, "düğün çalmaya" gider; bazen köy odasındaki muhabbetlere katılır sazıyla ve sesiyle...her ne kadar "bozlak ustası" diye ün yaptıysa da, orta anadolu’nun yöresel melodilerini de repertuarında bulundurur. özellikle çalıp söylediği halaylar şaheser niteliğindedir.
"ustaların ustası" muharrem ertaş, bozlak geleneğinin en güçlü temsilcilerindendir. ses genişliği, rengi ve tınısının yanısıra, gırtlak nağmeleri, çarpma, titretme ve trilleri, kendine has ses kullanma teknikleri ve bütün bunların yanısıra iyi bir bozlak icrası için olmazsa olmaz şartlardan biri olan "yiğitçe edası" ile muharrem ertaş, gelmiş geçmiş en büyük bozlak okuyucusu olarak kabul edilir. onun için bozlak, gökkubbeye salınan bir çığlıktır adeta. repertuarında oyun ve halay türküleri başta olmak üzere karacaoğlan’dan, kerem’den, aşık garip’den, pir sultan abdal’dan ve aşık sait’ten pekçok türkü okuduğu her eseri, o anki ruh halinin bir gereği olarak, her seferinde yeniden yorumlar.
71 yılda biriktirdiklerini oğlu neşet ertaş’a aktaran muharrem ertaş, yedi-sekiz yaşlarında iken dayısı bulduk usta’dan bağlama dersleri almaya başlamış: "çalıp söyleme merakım küçük yaşlarda başladı. bulduk dayımın çok güzel sesi vardı. bir köyde türkü söyledi mi diğer köyde dinlenirdi. hatta seferberlikte asker kaçaklarını yakalamak için subaylar dayımı yanlarına alır köy köy dolaşırlarmış. dayıma türkü söylettirip kendileri de pusuya yatarlar ve dayımın sesine dağlardan inen kaçakları yakalarlarmış. derken, bulduk usta beni çok severdi, merakımı görünce beni yanına aldı. her gittiği yere götürdü. düğünlerde, bayramlarda, eğlencelerde yanından ayırmayarak ustalarından öğrendiğini bana da öğretirdi. yedi yıl boyunca onunla çalıştıktan sonra artık tek başıma çalıp söylemeye başladım."
bu dünyada 71 yıl yoksul, kendi halinde ve sessizce yaşayan muharrem ertaş, 1984 yılının 3 aralık günü yine sessiz bir şekilde vefat etti. son sözleri, gerisini tamamlayamadığı; "sazımın emaneti..." oldu.
turk halk jazz muzigi sanatcisi
"yorum" nedir, ne değildir öğretendir.
kendisi, oğlu neşet ertaşın leyla ile evlenmesine ilk başından itibaren karşı çıkmıştı. ama oğlu neşet ertaş karşı çıkarak evlenmişti. sonunda neşet ertaş leylasından ayrıldığında babasının oğlu için söylediği türkü (ağıt) ne olup bittiğini açıkca gözlerimizin önüne sermektedir
evvelden tutmadın neşet sözümü
öksüz koydun yavruları, kuzunu
alma dedim göçebenin kızını
son pişmanlık fayda etmez evladım
almasaydın boluluların kızını
son pişmanlık fayda etmez evladım
küsmedim neşetim kahrettim sana
baban değilmiydim, sormadın bana
olan olmuş yavrum, ne deyim sana
sen aklını yitirmişsin evladım
snp: "abi şunu bi dinle"
karabamba: "ne lan bu. köylü lan bu"
snp: "dinle sen bi dinle"
muharrem ertaş: "kalktı göç eyledi avşar ellerieeaeaeae!!!"
karabamba: "anam bu ne!"
snp: "n’oldu baba? koltuktan düştün"
karabamba: "düştüm evet! mendil yetiştir abi gözyaşlarım durmaeeey"
(karabamba, 10.11.2007 13:14)
ftwff
yorumuna kurban olunası insan..bir bozlak okuduğu zaman yeri göğü inletir..türk ses sanatçılarının taptığı,her fırsatta andığı,saygı duyduğu ve şarkılarını ne kadar üstadımız kadar iyi yorumlayamasada söylemeye çalıştığı halk ozanı..ayrıca hemşerim..
(suicideboy, 01.12.2007 13:47)
ftwff
hasan ali toptaş ’ın küçük ve harikulade kitabı harfler ve notalar’da aktardığı bir anekdota konu olmuş büyük usta. hasan ali toptaş, 2. izmir şiir günleri’ne dinleyici olarak katılır. konuşmacı bir başka büyük usta neşet ertaştır. neşet ertaş babasıyla ilgili şu anekdotu anlatır:
muharrem ertaş’ın vefatından bir süre sonra kırşehir’e bir muharrem ertaş heykeli dikilir. kırşehirlinin biri bir gün heykelin başına gelir, durur, uzun uzun heykele bakar ve şöyle der: "hey kurban olduğum vatanı kurtardığını, düşmanı yendiğini, bize evimizi barkımızı verdiğini biliyordum da bağlama çaldığını bilmiyordum!".
kaynak: hasan ali toptaş, harfler ve notalar, s. 50.
değeri bilinememiş,bozkırın tiz ama yiğit edalı sesi.
bu yıl bu dağların karı erimez
eser badi saba yel bozuk bozuk
diye bir bozlağı vardır ki of of..
adam çığlık atsa adı türkü olmuş, bozlak olmuş.
gelmiş geçmiş, el vermemiş kimseye. yazık..
gurbet in ete kemiğe bürünmüş hali. kime el verebilirdi ki? kim bir tane daha muharrem ertaş olabilirdi ki? hatta ve hatta, kim bir tane daha muharrem ertaş isterdi ki?
geleneği yaşatan ustaların ustasıdır. kadrini kıymetini bilen azdır ama, bilen iyi bilir...
bu gönül izindedir gidebildiğince...
orta anadolu’nun 4 silahşörlerinin en büyüğü, piri. çekiç ali ’nin, hacı taşan ’ın ve oğlu neşet ertaş’ın yegane hocası, bozlak çığırdığında gök kubbe yıkılacak gibi olan.
anadolu bozkırının yüreğinden gelen bir ozan olmakla kalmamış neşet ertaş’ı da yetiştirmiştir. belki oğlum gel sana şu parçayı okuyayım, tut sazı dememiştir; fakat onu
muharrem ertaş türkü söylemez. herkes onun türkü söylediğini düşünse de yaptığı tam olarak türkü(yü) ağlamaktır. bozlakların en doğallarını dinlemek isteyenler için bulunmaz bir fırsattır.
tiz perde bozuk düzeni ile türkmen bozlağının, aydostunun gür, güçlü sesli icracısı, aşıklık geleneğinin son temsilcisiydi.
bir düğün kurulmuş, ama muharrem ağayı düğünü çalmaya çağırmamışlar. başka ekipler var. bir süre sonra düğün sahibi ortamı lezzetsiz bulmuş. "yahu, muharrem ağa nerde?" bir karışıklık olmuş belli ki. neyse, gitmişler muharrem ağayı çağırmışlar. muharrem ağa da gelince diğer ekip biraz bozulmuş. "yahu, nerden geldi.." gibisinden. fakat, saz da sıra da onlarda. dönmüşler, biraz da tariz eder (ironi yapar) gibi "maarrem ağa, bi isteğin* varsa çalalım." demişler. olur demiş muharrem ağa "yalnız, benden çalma, gaynım çekiç ali’den de çalma, oğlum neşet’ten de çalma. kimden çalarsan çal" demiş, adamları kilitlemiş.
(bulut83, 07.02.2010 17:50)
"akortsuz saz yüreği bozar" demiş rahmetli.
"sesi japonya’ da incelemeye alınmış ve hatasız olduğu ve böyle bir sesin dünya’ da olmadığı ortaya çıkarılmıştır" *
(torikaeshi, 07.11.2010 02:18)
oğluyla* atışmaları da vardır. mevzu şudur ki neşet ertaş babasının onaylamadığı birine gönlünü kaptırmıştır. adı da leyladır. ve olaylar gelisir
www.youtube.com/watch?v=ij0pxbkf6o0
(from1to1, 31.01.2011 13:56)
varlıkların referans çerçevelerini zorlayan sanaatçı.
arzu ile kamber hikayesi muharrem ertaş’ın kendi anlatımıyla albüm olarak kültür bakanlığı tarafından basıldı.
(delirttiniz lan beni, 31.07.2011 19:51)
ftwff
bir usta düşünün ki marangoz olsun, kendisinin icad ettiği, ya da geliştirdiği bir alet, edevata sahip, ve bu zımbırtıyla kimselerin yapamadığı işler, mobilyalar, desenler üretiyor, gören duyan hayran kalıyor, falan filan.
allah rahmet eylesin, bu amcamda da öyle bir ses, öyle bir coşku, öyle bir gürül gürül gürleme var ki, kimselerde yok, hiç kimse onun mükemmelliğinin yüzde 40’ına dahi erişemiyor, hatta oğlu neşet ertaş bile.
neşet ertaş’a laf kondurmak değil tabi niyetim, kendisinin hastası, manyağıyımdır, fakat en basitinden avşar bozlağını muharrem ustanın sazından, dilinden dinlemek eşsiz ve doyumsuz iken, aynı bozlağı neşet ertaş’tan dinlemenin aynı lezzeti vermesinin mümkünatı yoktur
yaşadığı dönemdeki teknik yetersizlikten dolayı ses kayıtlarının çoğu günümüzdeki gibi kaliteli çekilmemiş kişi.
keşke günümüzde yaşıyor olsaydı da kayıtları günümüz koşullarında yapsaydık.
sesi mükemmel derecede güzel ve kalitelidir.
oğlu neşet ertaş’ı da severim ama babasını hiç bir zaman yakaladığını düşünmüyorum.
(siyahbeyazgriiiii, 20.10.2011 14:00)
her bozlaginda, her cigliginda anadolu’ya tekrar ve tekrar asik olma sebebidir. bozlak denilince kendisinden sonra akla gelen ilk uc isim yaninda yetismistir, var midir otesi?
(erasmo, 17.11.2011 23:40)
çeşitli mecralarda dinlediğiniz sesi tam olarak gerçek sesi değildir. biraz bozulmuştur. neşet ertaş babasını, ustasını geçmek için devamlı uğraşmış ve teknik açıdan sazının ortasındaki teli bam teli olarak değiştirip kendi üslubunu yaratmıştır. bozlaklarda hem baba hem oğul aynı derinlikle türküye girerler. sonra ağıt başlar.
(santiago nasar, 07.01.2012 14:05)
"program gereği kendisinin dışarıda ağaçlar altında, bahçede yürürken bir fotoğraf ve görüntüler alınmasını istediler. biz koltuğuna girdik, yürümek isterken, kafeste bir keklik vardı, "kekliği de elime alabilir miyim" dedi. anladım ki artık muharrem ustayı terk etmişlerdi. tek dünyası, hatta dertlerini paylaşabileceği bir tek kekliği kalmıştı. kekliği eline aldı, bir elinde kekliğin kafesi, koluma girdi, biraz yürüdük ve sohbet ettik." (mehmet özbek)
neşet ertaş kitabı, bayram bilge tokel
(delirttiniz lan beni, 29.02.2012 23:12)
"tesadüf, emin aldemir’in ısrarıyla aldı beni konservatuara götürdü muzaffer sarısözen. hem orada muzaffer sarısözen’e hem de ondan sonrakilere dedim ben, "benim babam saz çalar, türkü söyler" diye. hatta babamı da, 50’li yılların birinde ben radyoya getirdim. o zaman, öylesine dinlediler ve babamdan bir kayıt falan almadılar. daha sonradan, babamın son senelerine doğru, babamı anlayanlar çıktı orada. şimdi allah var, nida tüfekçi babamı tanıdı ve onunla ilgilendi. babamdan kayıt alan da nida tüfekçi oldu. nida tüfekçi’nin gözünde ben yoktum da babam vardı."
gönül dağında bir garip - neşet ertaş kitabı, haşim akman
(delirttiniz lan beni, 28.04.2012 14:27)
"her yerde babamın avazının kaldığını hissediyorum ben" neşet ertaş
(midesiz, 11.05.2012 21:20)
www.youtube.com/...ure=player_detailpage#t=36s
(edgenabby, 22.06.2012 13:25)
kırat bozlağı isimli muazzam eserini tribal denemelerime alet ettiğim üstad. pişman değilim.
soundcloud.com/selfabandonment/tribal-bozlak
Muharrem baba nin internette yanlizca bir kaç yoruma konu olmus sahsiyeti. Muharrem Ertas, anadoluya gelen ilk gelen saz ustalarindandir. Anadoluya kopuzu ilk getirenlerden. ve ilk evliyalarindandir. Kûltürümüzü yayanlardandir. bu cografyaya ismimizi getirenlerdendir
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.