- 20 Aralık 2008'den beri üye
Kendisi Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı
OZAN ERBABİ (ÖZGEÇMİŞ)
Anamın dediğine göre “Akşam millet yılbaşı kutluyormuş” beni sabaha karşı dünyaya getirdiğinde. Her iki yılda bir nüfusa çocuk kaydettirmekten yorulan babam, “dokuzuncu çocuğu da biraz geç kaydettirelim” demiş. “Hem yaşayacak mı bakalım!” Bu yüzden 01.03.1970 yazılmış kimliğimize.
Pazarören’de başladığım ilköğrenimimi Konya Çumra’da, Kırıkkale’de başladığım orta öğrenimimi Pazarören Mimar Sinan Öğretmen Lisesi’nde tamamladım. Aynı yerde başlayıp bitirdiğim tek okul Burdur Eğitim Yüksek Okulu’dur. Bir de başlayıp bitiremediğim Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü vardır ki; içimde ukde olarak kalmıştır hep, ikinci bir üniversite okuyamamak. Çocukluğumda, büyüyünce asker olmak isterdim. Ama kısmette eğitim ordusunun bir neferi olmak varmış 1990 yılında, Rize’de. Çaya sevdalı oluşum bu yüzdendir belki de. Vatanımın değişik “kalkınmada öncelikli yörelerinde” çalıştım genellikle. Hiçbir görevde “hâmil-i kart” olmadığım için, şu an görev yaptığım eğitim kurumuna hizmet puanımla tayin edildim.
Türkiye’nin doğu komşusunun Sovyetler Birliği olduğunu söyleyen haritalar tedavüldeyken öğretmeseydi babam Azerbaycan’ı, Türkmenistan’ı ve de Doğu Türkistan’ı; kim bilir pek çok şair gibi belki ben de, lise yıllarında âşık olduğum kıza yazarak başlardım şiire. O yıllarda belirledim şiirde yürüyeceğim yolu. Bu hayata mizahla yaklaşmazsam çekilmezdi. Ve “Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır” buyurmuşken Allah Resulü, suya sabuna dokunmayan şiirler yazacak kadar cesur olamadım. Bol ulûfe getiren methiyeler dizmek daha kolay yol olmasına rağmen, taşlamayı tercih ettim. İçinde aşk kelimesi geçen şiirler de yazdığım oldu tabii. Ama “aşk” deyince vatan geldi aklıma daha çok. Çünkü her türlü sevdayı kapsıyordu o.
Şiir programlarına katılabilmek için devreye tanıdık sokmadım, davet edilmediğim şiir dinletilerine katılma yüzsüzlüğünü göstermedim. Ödül alacakların listesi önceden belli olan yarışmalar için özel şiir yazmadım. Sipariş şiir yazmadım. Bestelensin diye şiir yazmadım. “Şiirlerim beğenilsin” kaygısı taşımadım hiç. Meşhur olma hırsından uzak durdum. Meşhurların yanında fotoğraf çektirmek için takla atanlardan iğrendim hep. Artistlik olsun diye, şiirimde kullanmak amacıyla Arapça kelimeler araştırmadım sözlüklerden. Halkımın konuştuğu dilden konuştum hep. “Sanat vatan için” di benim için. En büyük hobim “Vatan sevmek” oldu, tıpkı en büyük fobimin “Vatan sevmek” olduğu gibi! “Gelene ağam, gidene paşam” cılık bana göre değildi. Yanlışı yapana şakşakçılık etmedim. İşporta tezgâhlarında kitap satmayı beceremediğim için; günde onlarca şiir yazıp, altı ayda bir kitap bastırmadım. 1997 doğumlu “Gül Ektim Mezarlığa” adlı ilk kitabımdan şu an bende de yok. Kanepeci, mazotçu, hırdavatçı vesaireci sponsorlar bulamadığım için de 15 senedir ikinci kitabımı bastırmadım. Çocuklarım Alparslan, Aybala ve Aybike’ye bırakacak tek mirasım, tek kitabımdır.
Anlattığım ERBABİ’ye yetmedi, kendi kul olana kulluk etmedi, hiç kimsenin arkasından gitmedi, tek önderim Resullah vesselam.