KELEBEĞİN YÜREĞİ
Biricik kelebek
nereye konarsan kon yarın öleceksin elbet! Zavallı koyun çobanın mavallı kavalını dinleyerek ardından gideceksin yine! Züleyha Yusuf’un kara gözlerini köle yapacağını mı sandın sen! Mecnun sürünsen de çöllerde mum olup yanamazsın Leyla’na! Dağ dumanı duvak gibi başına taksan da eteklerini yağmurlara veren aşk gelini olsan da öyle yücelerde sanma kendini bin tepeli kamburun var sırtında yine de topraksın sen! Yâr derdime derman çiçek olsan kırlarda şifalı rengine yüz sürmem eğilmem bir nefeslik kokun için, ırmak olsan aşkın orucundayken ben bismillah demem iftarımı açmam bir yudum suyunla! Ana memesinde vurulurken ceylan yavruları süt kuzularının boynunda çalışırken bıçaklar canlar çırpınırken ölüm öksesinde sesinde açlığın çığlığı varken çocukların ne kimseyi severim ne de hayranca bakarım sahte güzelliklere! Sen sus! aldırma göğsümü yatak yaptığımın haykırışlarına bırak acından ölsün, ölürken herkes görsün yılların gem vurduğu bir atın son şahlanışını ve koşarken düşsün! Zaten her gün öldürüyorlar beni öldürüp beni bana gömüyorlar ve çok gülüyorlar ardımdan. Bu yüzden sevemem! Mecnun olsam dağ olsam yaylalarda koşan küheylan olsam ne yazar! Aslında bir kelebeğim ben, kelebekler bir gün yaşar. Bana sorarsanız bu alem böyle gitmez kelebeklerin de yüreği var; kiminin bir ömürlük sahte sevdası bir kelebeğin gerçek aşkı etmez! ö.n |